Sayfalar

25 Aralık 2012 Salı

ESKİŞEHİR

ESKİŞEHİR

İlkçağ'dan 11.yy'a kadar


Hititler, M.Ö. 14. yüzyılda Eskişehir merkezli büyük bir devlet kurmuşlardır. M.Ö. 12. yüzyılda Frigya Kralı, 600 yıl süren hükümdarlığını ilan etmiştir. Çeşitli kazılarda ele geçen buluntular yöre tarihinin Katolik Çağ'a uzandığını gösterir.
Bilinen en eski yerleşme il merkezinin kuzey batısındaki Demircihöyük'tür. Buluntular Demircihöyük'ün Katolik Çağ'da Balkan ve Anadolu kültürlerinin kesiştiği bir noktada bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Midas Kenti kazılarında ele geçirilen buluntular ise İlk Tunç Çağı'na tarihlenmektedir. Hititlerin pek etkili olamadığı bölgede M.Ö. 7. yüzyılda Kimmer ve İskit saldırıları sonucu yıkıldı.
Lidya Krallığı'nın ardından sırasıyla Pers, Makedonya, ve Selevkos yönetiminde kalan yöre M.Ö. 3. yüzyıl sonunda Galatların yönetine girdi. M.Ö. 2. yüzyılda Bergama Krallığı'nın (Pergamon) kısa süreli egemenliğinden sonra, Galatlar Roma desteğiyle yörede yeniden devlet kurdu.
Bunu Roma ve Bizans egemenliği izledi. M.S. 8. yüzyılda yöreyi ele geçiren ve Dorylaion'a Duruliya, Düriliya ya da Druliya adını veren Arapların yönetimi uzun sürmedi. Yeniden Bizans egemeliğine giren Dorylaion 1074'te Selçuklular'ın eline geçti.
Eskişehir'de yer alan antik kentler şunlardır:Pessinus (Ballıhisar), Midas (Yazılıkaya), Dorylaion (Şarhöyük, Eskişehir), Han'daki Antik Harabeler, Justinianapolis (Sivrihisar), Nacolea (Seyitgazi) Eoudoxias
Selçuklular Dönemi

Yeniden Bizans egemenliğine giren Dorylaion 1074'te Selçukluların eline geçti. Şehir Anadolu Selçukluları zamanında, Selçuklular ile Haçlılar arasında yapılan savaşlara sahne olmuştur. Bu zamanda şehrin adı "Sultanönü" olarak anılmaktadır. Şehir içinde Selçuklulara ait pek çok eser vardır.
Arap coğrafyacı İbn Said (
علي بن موسى المغربي بن سعيد, 'Ali ibn Musa ibn Sa'id al-Maghribi); Antalya - Marki (Fethiye) Körfezi arasındaki Cibâlu’t Türkmân (Türkmen Dağları) adı verilen dağlık bölgede 200.000, Kastamonu yöresinde 100.000, Sultan Önü - Kütahya - Emirdağ - Karahisar-ı Sahip - Sivrihisar yörelerinde 200.000 ve Ankara ’nın kuzeyindeki Karabuli denilen dağlık bölgede 30.000 çadırlık Türkmen kitlelerinin yığıldığını kaydetmektedir.
Osmanlı Dönemi

1289'da Anadolu Selçukluları Eskişehir'i Osman Gazi'ye verdi. Orhan Gazi döneminde Karamanlıların eline geçen Eskişehir'i, 1. Murad yeniden Osmanlı topraklarına kattı.
Fatih'in ilk zamanlarına kadar şehir Ankara Beyliği'ne bağlı olarak kalmıştır. 1451 yılından sonra Kütahya'nın Beylerbeylik haline gelmesi üzerine Anadolu İdari Teşkilatında değişiklik olmuş, bu arada Ankara'ya bağlı bulunan Eskişehir, Kütahya Beylerbeyliği'ne bağlanmıştır.
Kent 1601'de bir süre Celali Deli Hasan ve yandaşlarının eline geçti. Hüdavendigâr (Bursa) Vilayetinin Kütahya Sancağına bağlı bir kaza olan Eskişehir'e demiryolu 1890'lı yıllarda ulaştı.
Demiryolu'nun Eskişehir'e gelmesi ile şehirde ticaret canlandı.19. yüzyıl boyunca yöreye Kafkasya, Kırım, Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenler yerleştirildi.Şehir 1877-1878 Osmanlı-Rus harbinden sonra muhacirlerin yerleştirilmeye başlamasıyla beraber gelişmeye başlamıştır.[10] Mondros Ateşkesi'nin maddelerinden biri olan İtilaf Devletleri'nin Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki önemli noktaları güvenlik gerekçesiyle işgal edebilecekleri maddesine dayanarak 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul'a çıkan İngiliz kuvvetleri, İstanbul-Bağdat demiryolu hattı boyunca önemli gördükleri yerleri işgal etmeye başladılar, bu işgalden 1919 yılının Ocak ayı sonlarında Eskişehir İstasyonu çevresinde karargahlarını kurdu.
Kurtuluş Savaşı Dönemi

21 Haziran 1920 günü saat 11:00'de Millî Savunma Bakanı Fevzi Çakmak Paşa ve Genelkurmay Başkanı Albay İsmet İnönü ile tren istasyonuna gelmiştir. Yunan taarruzunun aldığı vaziyeti, sınıf arkadaşı ve Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy ile burada görüşmüştür. Aynı gece de Ankara’ya hareket etmiştirler.
Eskişehir'de Türk Kurtuluş Savaşı'nın 5 önemli meydan muharebesinin üçü geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Kurtuluş Savaşı'nın önemli muharebelerinden biri olan I.İnönü Savaşı Eskişehir topraklarında gerçekleşmiştir. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı'nın kilit nok*talarından birini oluşturduğundan, savaşta maddi ve manevi olarak çok yıpranmıştır.
I. Dünya Savaşı sonrasında demiryolu hattını denetlemek amacıyla 23 Ocak 1919'da Eskişehir İstasyonunu işgal eden İngiliz kuvvetleri, 20 Mart 1920'de Kuvay-ı Milliye'nin baskısıyla işgale son verdi. 1921 yılında Eskişehir'e 40 km. uzaklıktaki İnönü'de, Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri yapıldı.
20 Temmuz 1921'de Yunanların işgal ettiği Eskişehir bir süre Yunan ordularının karargâhı oldu. Eskişehir-Kütahya Savaşları sonunda Türk Ordusu Sakarya'nın doğusuna çekildi. 23 Ağustos 1922'de Yunanlılar yeniden saldırdı. 30 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ile düşman püskürtülmeye başladı ve 2 Eylül 1922 günü, Seyitgazi yönünden gelen Türk Süvarileri Tekkeönü'nden Eskişehir'e inerek düşman kuvvetlerini Eskişehir'den çıkardılar. Eskişehir, Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan Büyük Taarruz sonrasında 2 Eylül 1922'de kurtarıldığında yıkıntı hâlinde harap bir kasabaydı.
Cumhuriyet Dönemi

Atatürk'ün 15 Ocak 1923'de Eskişehir hakkındaki sözü:
Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Millî Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakârlıklarıyla iftahar edecektir. ”
Mustafa Kemal Atatürk, 15 Ocak 1923'te Hükümet Konağında yaptığı konuşmada vurguladığı gibi Eskişehir, savaşın kazanılmasında büyük katkı yapmıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle kentin imarıyla yakından ilgilenmiştir. Cumhuriyet döneminde yapılan yatırımlarla kısa zamanda modern bir kent yaratılmaya çalışılmıştır.
Cumhuriyet ilan edildikten sonra Eskişehir 1925 yılında il olmuştur.1926 yılında Eskişehir'in, Sivrihisar, Mihalıçcık ve Seyitgazi olmak üzere üç ilçesi bulunmaktadır. 1954 yılında çıkarılan kanunla Çifteler ve Mahmudiye, 1957 yılında çıkarılan diğer bir kanunla da Sarıcakaya ilçe haline getirilmiş ve ilçe adedi 6'ya çıkmıştır.
Daha sonra 1987 tarihinde 3392 sayılı kanunla Alpu, Beylikova ve İnönü; 9 Mayıs 1990 tarih ve 3544 sayılı kanunla Günyüzü, Han ve Mihalgazi ilçe haline getirilmiş, böylece ilçe sayısı 12'ye çıkmıştır.22 Mart 2008 tarihli resmi gazetede yayınlanan 5747 sayılı yasa ile de Merkez ilçe kaldırılarak Odunpazarı ve Tepebaşı adıyla 2 yeni ilçe daha kurulmuş ve ilin toplam ilçe sayısı 14'e ulaşmıştır.
Eskişehir Depremi

20 Şubat 1956'da Eskişehir'de oluşan şiddetli yer sarsıntısıdır. Şiddeti Richter ölçeğine göre 6,0 olan bu depremde, 1.379 bina ağır, 1.486 bina orta, 9.862 bina da hafif derecede hasar görmüştür. Bir kişinin öldüğü depremde 19 kişi de yaralanmıştır. Konumu 39° 89' kuzey enlemi ve 30° 49' doğu boylamı, odak derinliği yaklaşık 40 km olan depremin etkilediği alan 350.000 km² olarak hesaplanmıştır. Deprem alanı çeşitli doğrultularda Edirne, İzmir, Konya ve Zonguldak illerine kadar yayılmıştır. Depremin dış merkezinin bulunduğu bölge yerleşim yeri olmadığı için can kaybı fazla olmamıştır. Eskişehir depreminin oluştuğu bölge 3. derecede tehlikeli deprem bölgesidir.
Sel Felaketi

5 Mart 1950'de Porsuk Çayı'nın taşması sonucu Eskişehir'de sel felaketi meydana gelmiş, 50 bin kişi açıkta kalmıştır. 2500 evin yıkıldığı ve 6 kişinin boğulduğu felaketzedelere Marshall Planı'ndan yardım gelmiştir.
Coğrafi Konum
ESKİŞEHİR'İN COĞRAFİ KONUMU
İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatında 29-32 derece doğu boylamları ile 39-40 derece kuzey enlemleri arasında yer almaktadır.
Kuzeyinde Bolu, doğusunda Ankara, güneyinde Konya ve Afyonkarahisar, batısında Kütahya ve Bilecik illeri bulunmaktadır. Eskişehir'in ilçelerinden Seyitgazi'nin küçük bir bölümü Ege'nin, Sarıcakaya İlçesi'nin tümü ile Merkez ve Mihallıçık ilçelerinin bir bölümü Karadeniz Bölgesi'nin etkisindedir. Ancak Eskişehir, coğrafi karakterini genellikle İç Anadolu Bölgesi'nden alır.
Kuzeyden Bozdağ ve Sündiken Dağları, güneyden Emirdağ, doğudan Orta Asya Vadisi, batıdan Türkmen Dağı gibi doğal sınırlarla çevrili olan il alanı, yaklaşık 13.653 km2 dir. Bu alanıyla il, Türkiye topraklarının %1.8' ini kaplamaktadır. İl merkezinin denizden yüksekliği ise 792 m dir.
Eskişehir ili, güneyden Afyonkarahisar'ın Emirdağ ve İnsaniye; güneydoğudan Konya'nın Yunak; doğudan Ankara'nın Polatlı, Nallıhan ve Beypazarı; kuzeybatıdan Bolu'nun Göyük; batıdan Bilecik'in Gölpazarı, Söğüt, Bozüyük ilçeleri ve Kütahya ile çevrelenmiş durumdadır.
Yaklaşık %22'sini dağların oluşturduğu ilin, yeryüzü şekilleri içinde ovaların payı %26 dolayındadır.
İç Anadolu'nun kuzeybatı köşesinde yer alan Eskişehir ilinin topografik yapısını, Sakarya ve Porsuk havzalarındaki düzlükler ile bunları çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini, kuzeyden Bozdağ-Sündiken Sıradağları, batı ve güneyden ise İç Batı Anadolu eşiğinin doğu kenarında yer alan Türkmen Dağı, Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ kuşatır.
Dış etmenlerin uzun süren aşındırmaları sonucu vadiler, genellikle derinleşmiştir. Vadi yamaçları hafif eğimli olup, yamaç aşındırması güçlüdür. Genç oluşumlar dışında tepe sırtlarının basık ve yuvarlak olduğu ilde, kapalı havza durumu pek görülmez. Denize doğru sürekli bir eğim vardır.
Dağlar, ilin ovalarını çeşitli yönlerden kuşatır. Dağlık alanlarında, farklı aşınma ve çözünme sonucu ortaya çıkan şekiller, genellikle belirgindir. Ovalardan dağlara doğru, çeşitli yükseltilerde uzanan platolar vardır. İlin kuzeyinde, batı-doğu yönünde, Anadolu'nun iç sıradağlarından Bozdağ ve Sündiken Dağlan yer alır ve uzantıları doğuda, il sınırını oluşturan Sakarya Irmağı'na dek sokulur.
Eskişehir ilinin güneydoğu köşesinde, Sakarya yayının içinden başlayan Sivrihisar Dağları, güneydoğu-kuzeybatı yönünde uzanır. Kaymaz Bucağı'na uzanan Sivrihisar Dağlan eşik görünüşlü bir yayla üzerinde yer alır.
Kaymaz Bucağı'ndan sonra yayla görünümü kazanan geniş eşik üzerinde, yer yer yüksek tepeler görülür. Eskişehir il merkezinin güneyinde başlayan bu yayla görünümlü dalgalı alan, batı yönünde sürer. Sarısu Ovası'nın güneyinde, Küçük Türkmen Dağı'nı oluşturur ve il sınırları dışında Domaniç Dağları ile birleşir. Kaymaz Bucağı ile Eskişehir il merkezi arasındaki en önemli yükselti, Koca Kır Yaylası'nın Porsuk Ovası'na inen etekleridir. Porsuk Çayı'ndan batıya doğru gidildiğinde 1.255 m. yüksekliğindeki Küçük Türkmen Dağı'na ulaşılır. Daha batıda ise Kozdoğru Tepesi ile Göktepe bulunur.
Asıl Türkmen Dağı, Porsuk Barajı'nın güneyinden başlar ve uzantıları ile birlikte Sakarya Ovası'na dek uzanır. En yüksek noktası 1.825 m. ile Türkmen Dağı Tepesi'dir. Diğer önemli yükseltiler, Kırgıl Tepe, Kuyu Tepe, Yaylacık Tepe, Deve Eriği Tepesi, Deve Tepe ile Oluk Dağı'dır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
İç Anadolu stepleri, Kuzey Anadolu ve Batı Anadolu ormanları, Eskişehir'in bitki örtüsünü oluşturur. Sündiken Dağları'nın, Porsuk Vadisi'ne bakan güney yamaçlarında, 1000 metreden sonra meşe çalılıkları, daha sonra da bodur meşeler görülür. 1300 metreden sonra yer yer karaçamların göze çarptığı Sündiken Dağları'nın, Türkmenbaba, Eşekli Türkmen Tepesi ve Bozdağ'ın Sakarya Vadisi yönü incelenirse, (özellikle Tandırlar Dağküplü Köyleri arası çok sıktır) karaçamla kaplı olduğu gözlenir. Burada karaçamların arasında, kızılçamlar da görülür. Taştepe ve Mihalıççık civarına kadar sarıçamlar yer alır. Yapıldak civarındaki çam ormanları arasında, yüksek meşeler görülür. Eskişehir'in güneyindeki platolarda ve Çifteler Ovası'nda orman yoktur fakat karakteristik step bitkileri vardır. Sarısu Porsuk Vadisi'nin bitki örtüsünü, yumak, yavşan ve kekik oluşturur. Porsuk ve Keskin Dereleri'nin kenarlarındaki bitki örtüsü ise, söğütler, kavaklar, karaağaçlar ve koruluklardan oluşur.
AKARSULARI
Sakarya Nehri: Çifteler İlçesi'nin sınırları içinde yer alan "Sakaryabaşı" denilen yerden çıkmaktadır. Buradan çıkan su, önce Bardakçı Suyu ile, sonra Seydisu ve Sarısu ile birleşerek güneydoğuya doğru akar. Çakmak Köyü yakınında Ankara - Eskişehir arasında il sınırı olur ve kuzeye döner. Kıran Hamamı denilen yerde Porsuk Çayı ile birleşir ve kuzeye doğru akar. Sarıyer Barajı'ndan sonra akışı batıya döner.
Porsuk Çayı ve Kolları: İki koldan oluşmuştur. Birincisi, Porsuk suyudur. Kaynağı Murat Dağı'ndadır. Altıntaş havzasında hafif meyilli bir arazide akar. Diğer kol, Kütahya'nın batısından gelir. Bu, şehrin kuzeyinden "Porsuk Çayı" adı ile geçen sudur. Bunlar Çukurova'da birleşerek ve Eskişehir il sınırında, İncesu Köyü'nün yakınındaki Kalburcu Çiftliği'nden geçerler. Sonra sırasıyla Kunduzlar, Kargın Deresi, Ilıcasu, Mollaoğlu Deresi, Sarısu, Keskin-Muttalip dereleriyle birleşerek, Sakarya Nehri'ne yaklaşırken de Pürtek Çayı'nı içine alır.
BARAJLARI
Porsuk Barajı
: Porsuk Çayı üzerindedir.Şehrin su taşkınlarını önlemek, sulama ve kullanma suyunu temin amaçlı yapılmıştır. Ayrıca burası balık üretimi ve mesire yeri olarak da kullanılmaktadır.
Sarıyer Barajı:
Ankara il sınırında, Sakarya Nehri üzerinde Ereğli Demir-Çelik Tesisleri kurulmuştur. Amacı Batı Anadolu'nun elektrik gereksinimini karşılamaktır.
Musaözü Barajı:
Eskişehir'den 28 km. uzaklıkta bulunan Mollaoğlu deresi üzerindedir. Yine taşkından korunma ve sulama amacıyla kurulmuş olup, ağaçlandırılan çevresi, Eskişehirlilerin tatil günlerinde rağbet ettikleri mesire yerlerinden biridir. Balık üretimi de yapılır.
Gökçekaya Barajı:
Eskişehir'in kuzeydoğusunda Sakarya Nehri üzerindedir. Elektrik üretmek amacıyla kurulmuştur.
Dodurga Barajı:
Sarısu deresinin üzerinde kurulmuştur. Eskişehir'e yararlı olan barajlardan biridir. İnönü'yü sulamak ve taşkınları önlemek amacıyla kurulmuştur.
Çatıören ve Kunduzlar
barajlarından da yararlanılmaktadır.
BAŞLICA DAĞLARI VE OVALARI
Eskişehir il alanı daha çok platolar ve dağlarla kaplıdır. Yaylalar, il topraklarının %0.6 gibi çok küçük bir bölümünü kaplar. Eskişehir il alanı, Sakarya Irmağı ile Porsuk ve Sarısu Çayları havzalarını kaplamaktadır. Havzaların denize doğru eğimleri fazla değildir. Bu nedenle akarsular, havzaların yüksek bölümlerinden taşıdıkları maddeleri, alçak kesimlere yığarak çok geniş düzlükler oluşturmuştur. Ovaların, il toplam alanı içindeki payı %26 dolayındadır. Eskişehir'de ovalar, ovaların çevrelerini kuşatan dağlar ve platolardan oluşan normal bir topografya görülür.
Porsuk Ovası, Kütahya il sınırından başlar, Porsuk Çayı'nın yatağı boyunca kuzeydoğu yönünde uzanır. Eskişehir il merkezinden sonra, doğuya yönelir ve Ankara il sınırına dek sokulur.
Porsuk Ovası; kuzeyden Bozdağ ve Sündiken Dağlan, güneyden Sivrihisar Dağlan ve Türkmen Dağı'nın doğu uzantılarıyla çevrilir. Ova, Kütahya il sınırından Eskişehir il merkezine dek oldukça eğimli, dar bir vadi şeklindedir. "Porsuk Çukurluğu" olarak adlandırılan bu bölüm, il merkezine yaklaştıkça genişlemeye başlar. Ovanın, Muttalip ve Sultandere köyleri arasında yaklaşık 13 km. ye ulaşan genişliği, doğuda Çavlum Köyü yakınlarında daralır ve l km.ye dek iner. Bu boğazdan sonra yeniden genişler ve en geniş durumunu burada Kazanır. Ovanın genişliği, bu yöredeki Sepetçi ve Fevziye Köyleri arasında 21 km. ye ulaşır. Daha sonra yeniden daralmaya başlar. Ova, özellikle Refahiye Köyü'nden sonra dar bir vadiye dönüşür.
Kalın alüvyal bir toprak tabakası ile kapalı olan Porsuk Ovası, çok verimlidir. Ovada buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır, pirinç ve şeker pancarı ekimi yapılır.
Porsuk Ovası'nın batı uzantısı, "Sarısu Ovası" olarak adlandırılan bir ovada noktalanır. Sarısu Çayı'nın her iki yanında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır.
Kuzeyde Bozdağ, güneyde Küçük Türkmen Dağı ile çevrili olan ovanın denizden yüksekliği 840 m.dir. İnönü'nün kuzeyinden başlayan ova, doğu yönüne akışlıdır ve fazla eğimli değildir. Sarısu Ovası'nın en geniş yeri İnönü ile İstasyon arasındadır. Burada yaklaşık 4 km. genişliğe ulaşır. Doğuya gidildikçe yavaş yavaş daralır. Sarısu Ovası, Okubalı yöresinde bir boğazı aştıktan sonra yeniden genişler. Ova, Eskişehir il merkezi yakınlarındaki Karagözler Köyü'nün batısında Porsuk Ovası ile birleşir. Kalın alüvyal topraklarla kaplı Sarısu Ovası'nda buğday, arpa, çavdar, mısır, pirinç ve şeker pancarı ekimi yapılır.
İlin güneybatısında yer alan Yukarı Sakarya Ovası, Porsuk Ovası'ndan sonra Eskişehir'in en geniş düzlüğüdür. Yukarı Sakarya Ovası; kuzeyden Sivrihisar Dağları ve Türkmen Dağı'nın kuzey uzantıları, batıdan Türkmen Dağı'nın doğu uzantıları, güneyden ise Emirdağ'la çevrilidir. Bu geniş düzlüğün denizden yüksekliği 800-1000 m. arasındadır.
Yukarı Sakarya Ovası, doğudaki Yağverviran ve Gerenli Köyleri yöresinden, Sivrihisar ilçe merkezine doğru sokulur. Ovanın başlangıçta 14 km. olan genişliği, Sivrihisar'ın kuzeyinde 4 km. ye düşer.
Yukarı Sakarya Ovası, Porsuk Ovası gibi tam düz değildir. Ovadaki en belirgin kabartı, Mahmudiye İlçesi'nin batısındaki 1.301 m. yüksekliğindeki "Kırgız Dağı" dır. Yine aynı yörede Congerçalı ve Çerkezçalı Tepeleri bulunmaktadır. Çifteler ilçe merkezinin güneydoğusunda en yüksek noktasına ulaşan Çal Kütlesi, uzantıları ile çok geniş bir alanı kaplar. Yukarı Sakarya Ovası'nın en geniş yeri Aksaklı ve Yukarı Kepen Köyleri arasındadır. Bu kesimde genişliği 76 km.ye yaklaşır. Yer yer kalın bir toprak tabakası ile kaplı olan ova, Sarısu ve Porsuk Ovaları kadar verimli değildir. Yukarı Sakarya Ovası'nda genellikle buğday, arpa, çavdar, mısır, susam, ayçiçeği ve şeker pancar ekimi yapılmaktadır.
Eskişehir ilinde yaylalık alanlar, Türkmen Dağı'nın doğu uzantıları ile Bozdağ, Sündiken Dağları üzerindedir. Porsuk ve Sakarya Havzalarını birbirinden ayıran Sivrihisar Dağları üzerinde de yaylalık alanlar bulunmaktadır.
Eskişehir ilinin genel coğrafi yapısı; Sakarya ve Porsuk havzaları ile bu havzaları çevreleyen dağlardan oluşur. Bu nedenle, il toprakları ana vadiler ve bu vadilerle birleşen çok sayıda küçük vadilerce parçalanmış durumdadır. Havzanın sularını toplayan Sakarya Irmağı'nın aktığı vadi, "Sakarya Vadisi" adını alır. Bu vadi. Sakarya Irmağı'nın ilk kaynak alanlarında, yani Türkmen Dağı kütlesinin doğu uzantıları üzerinde dar ve derindir. Seyitgazi yöresinden sonra, vadi tabanı genişler ve doğuda Ankara il sınırına dek uzanır. Bu bölümde, vadinin geniş tabanı üzerinde Yukarı Sakarya Ovası yer alır. Sakarya Vadisi, Ankara il sınırının yakınından kuzeye döner ve Porsuk Çayı ile birleşir. Vadinin bu kesimine "Orta Sakarya Vadisi" denir.
İklim
İKLİMSEL BİLGİLER

Eskişehir, İç Anadolu, Batı Karadeniz ve Akdeniz iklimlerinin etki alanı içinde olması nedeniyle, kendine özgü bir iklime sahiptir. Yıllık sıcaklık ortalaması, 10.9° dir. Aylık ortalamaya göre yılın en soğuk ayı, -2° ile ocak ayıdır. Aralık ayının ortalarından, şubat ayının ortalarına kadar çok soğuk günler ve don olayları yaşanır. -10° ile -25° arasında değişen derecelere rastlanabilir.Ancak ocak ayı içinde 10° ile 15° lik ılık günler de geçirilir. Mart ayında daha çok don olayına rastlanır. Baharın ikinci yarısında maksimum sıcaklık, 20° nin üstüne çıkar.
Haziran, temmuz ve ağustos aylarında en sıcak günler yaşanır. En düşük sıcaklık 10° - 15° dir Temmuz ayının ikinci yansı ile ağustos ayının ilk yansında en yüksek sıcaklık, 30° - 40° arasında değişir.
Burada, kara iklimi özelliğini gösteren en belirgin olay, aynı zamanda gece ile gündüz sıcaklığında 12° ile 29° arasında büyük ısı farklarının olmasıdır.
Sonbahar mevsimi, sıcaklığın 20°' nin altına düşmesiyle, ağustos ayının ikinci yarısından itibaren kendini belli eder. Eylül ayının sonunda sıcaklık, 0° 'ye kadar inebilir. En yüksek sıcaklık ise, yine eylül ayı içinde, yazın devamı olarak 20° ile 30° arasında oynayabilir. Ekim ayında ortalama sıcaklık, 10° civarında seyreder.
Eskişehir'de yağışlar, kışın kar ve yağmur halinde görülür. Aralık ayından itibaren yağışlar daha çok kar şeklindedir. Nisan ayı sonundan itibaren havalar ısınmaya başlar.
Eskişehir'de bahar yağmurlan, batı ve güneybatıdan gelerek, sağanak halinde düşer. Yıllık ortalama yağış miktarı 378.9 kg/m3 'dür.
Temmuz ve ağustos aylarında, Akdeniz yaz kuraklığı özelliklerini gösterir. Ancak çok hafif olarak, Karadeniz yaz yağmurlarını da alır. Ekim ayında yağmur, kasım ayında sulu karın yağması, kışın başladığını gösterir.
Eskişehir'de rüzgarlar, kışın doğudan batıya eser. Baharın ilk aylarında kuzeybatı rüzgarları hakimdir. Baharın sonunda güneybatı, batı ve kuzeybatıdan gelen rüzgarlar görülür.
Yaz mevsiminde bazen geçici olarak günlük şiddetli doğu rüzgarları da görülebilir. Sonbaharda ise, eylül sonundan itibaren doğu, kuzeydoğu ve güneydoğu rüzgarları ortaya çıkar.
Ulaşım
ESKİŞEHİR'E ULAŞIM

Eskişehir ulaşım konusunda Anadolu’daki en rahat şehir dışından ulaşabilen ve şehir içinde rahatça gezilebilen şehirlerin başında geliyor. Haritada tüm önemli şehirlerin merkezinde bulunan şehre ulaşmak son derece kolay. Dilerseniz kara yolu ya da tren yolu ile şehre ulaşabilirsiniz. Son dönemlerde yapılan kara yollarının yenilenme çalışmaları ile özellikle İstanbul – Eskişehir ulaşımı son derece kolaylaşmış durumda. İstanbul – Eskişehir arası tam 330 km olup genellikle şahsi araç ile yolculuk süresi 3 -4 saat sürmektedir. Eskişehir – Bozüyük – Bilecik – Adapazarı – İzmit ve İstanbul olmak üzere izleyeceğiniz rotadaki hemen hemen tüm yollar dubledir. Özellikle Adapazarı’ndan sonra gireceğiniz Anadolu Otobanı ile İstanbul’a çok kısa sürede ulaşabilirsiniz.
Eskişehir’e diğer önemli illerden Ankara – Eskişehir arası mesafe ise 232 km olup özel araç ile yolculuk 2,5 saat sürmektedir. Son yılların favorisi hızlı trenle aynı mesafe şimdilik yalnızca 1,5 saat sürüyor ! (Yakın zamanda şehir giriş çıkışların yapılacak yenilemeler ile bu süre daha da azalacaktır .) Eskişehir’e yakın bir diğer il olan Bursa şehre 148 km uzaklıkta olup yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor . Son olarak İzmir – Eskişehir arası ise 412 km olup yolculuk yaklaşık 6 saat sürüyor. Eskişehir ulaşım konusunda gezginlere bir çok seçenek sunuyor. Şehre kara yolu haricinde başta tren yolu ve hava yolu ile de kolayca ulaşmak mümkün.
Şehre İstanbul, Ankara ve İzmir’den haftanın her günü, günde bir kaç kez tren seferi var. Yüksek Hızlı Tren (YHT) ise ulaşımda zaman ve konfor açısından çok daha büyük rahatlık sağlamaktadır.
Ankara – Eskişehir Hızlı Tren Seferleri ve saatler hakkında bilgi almak için lütfen tıklayın.
TCDD resmi internet sitesi üzerinden online rezervasyon yaptırabilir kredi kartınız ile biletinizi satın alabilirsiniz. Biletinizi satın aldıktan sonra istasyon gişelerinden biletinizi bastırmayı unutmayın. TCDD resmi internet sitesi için tıklayın.
ESKİŞEHİR ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Eskişehir şehir içi ulaşımın en kolay olduğu Anadolu şehirlerinden birisidir. Şehir merkezindeki birçok önemli nokta birbirine yürüme mesafesindedir. En fazla 15-20 dakikalık yürüyüşlerle şehir içindeki birçok önemli noktayı gezebilirsiniz. Ayrıca şehir içinde bulunan tramvay ağı şehirdeki birçok önemli noktayı birbirine bağlar . Özellikle birkaç günlüğüne Eskişehir’i gezmeye gelenlerin otobüslerle uğraşmasına gerek kalmadan tramvay ile gezebilirler.
Tarım ve Hayvancılık
Eskişehir Türkiye'nin önemli tarım merkezlerinden biridir. Özellikle tahıl üretiminde önemli paylara sahip olan ilimiz, şeker pancarı gibi bitkilerin üretiminde de önemli yer teşkil etmektedir. Ekim yapılan arazilerin büyük bir bölümünün kuru arazi olması nedeniyle sahip olunan arazinin tümüne her yıl ekim yapılamamaktadır. Ayrıca ilimize düşen yıllık yağış miktarının azlığı da bu olayı kaçınılmaz kılmaktadır.
Acil Servis Sayısı

Eskişehir İl Merkezinde 8 adet 112 acil servis bulunmaktadır.
Eğitim
EĞİTİM DURUMU

Eskişehir'in önemli bir kavşak noktasında bulunması, ekonomik yapı ile birlikte sosyal kurumların da gelişmesine yol açmış, eğitim de bu etkileşimden en büyük payı almıştır. Modern tarım ve sanayiye adım atması ile birlikte okur yazarlık oranı, Türkiye ortalamasının çok üstünde gerçekleşmiştir.
İlköğretim

İl Merkezinde 2009 - 2010 öğretim yılında 133 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Öğrenci sayısı ilköğretimde 72.560, okul öncesinde 2.219 dür. Öğretmen sayısı ise okul öncesinde 130, ilköğretimde 3.746 dır.
Ortaöğretim

İl Merkezinde 2009 - 2010 öğretim yılında ilimizde 35 genel lise, 14 mesleki ve teknik lise olmak üzere 49 okul bulunmaktadır. Bu okullarda, genel liselerde 17.096, mesleki ve teknik liselerde 15.931 olmak üzere 33.027 öğrenci eğitim ve öğrenim görmektedir. Orta öğretimde görev yapan öğretmen sayısı; genel liselerde 1.191, mesleki ve teknik liselerde 1.194 olmak üzere 2.385 dir.
Üniversite
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ -
www.anadolu.edu.tr
1958 yılında kurulan Anadolu Üniversitesi, üçü uzaktan eğitim sistemi uygulayan 12 fakültesi, 6 yüksekokulu, 1 devlet konservatuarı, 3 meslek yüksekokulu, 9 enstitüsü, 38 araştırma ve uygulama merkezi ile evrensel üniversite değerlerine sahip Türk yüksek öğretiminde ilklere imza atmış bir üniversitedir. Dünyanın sayılı üniversiteleri arasında yer alan Anadolu Üniversitesi, şehir merkezinde yer alan ve ana yerleşke niteliğinde olan Yunusemre Yerleşkesi ve şehir merkezine 5 km uzaklıkta bulunan 2 Eylül Yerleşkesi’nde eğitim-öğretim hizmetini sürdürmektedir.
Anadolu Üniversitesi’nde, eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmaların yanı sıra sosyal ve kültürel etkinliklere büyük önem verilmektedir. Konferans, seminer, panel, kongre, sempozyum gibi bilimsel toplantılar; gösteri, sergi, tiyatro, konser gibi çok sayıda kültürel etkinlik gerçekleştirilmekte; hemen her birimdeki küçük konferans salonlarının yanı sıra Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi, Kongre Merkezi’nde bulunan salonlar, Salon 2003, Salon Anadolu ve Sinema Anadolu sürekli etkinliklere sahne olmaktadır. Uluslararası Eskişehir Festivali’nin etkinliklerinin büyük bir kısmı ve Uluslararası Eskişehir Film Festivali her yıl Anadolu Üniversitesi salonlarında gerçekleştirilmekte, yıl boyunca özel grupların konser ve gösterileri, Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Balesi gibi kuruluşların yapıtları da izleyicilere sunulmaktadır.
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ -
www.ogu.edu.tr
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 18 Ağustos 1993’te kurulmuştur. Tıp, mühendislik, mimarlık ve fen edebiyat fakültelerinin kuruluşu 1970 yılına dayanmaktadır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin yedi yerleşkesinde 9 fakülte, 2 yüksekokul, 3 meslek yüksekokulu, 4 enstitü, 2 bölüm, 11 araştırma ve uygulama merkezi bulunmaktadır. Her yıl yenilenen ve üniversitenin tüm birimlerinde yapılan seçimlerde seçilen öğrenci temsilcileri, Öğrenci Konseyi’ni oluşturmakta; öğrenci sorunlarını yönetim kurullarında tartışabilmekte ve konsey başkanının aracılığıyla üniversite yönetim kurulu ve senato toplantılarında gündeme getirebilmektedirler.
Üniversitede akademik eğitim programlarının karşılıklı olarak tanınmasını ve diplomaların geçerli olmasını amaçlayan Avrupa üniversiteleri arasında iş birliği ile öğrenci ve öğretim elemanı değişimini öngören Erasmus programına dâhildir. Üniversitede farklı alanlarda etkinlik gösteren 70’e yakın öğrenci kulübü vardır. ESOGÜ, 39 yıllık deneyimi ile öğrencilerine, ülke ve dünya sorunlarını tanıma ve çözüm üretebilme bilgisini de edindirmek üzere öğretim faaliyetini sürdürmektedir.
Doğal Kaynaklar









































ALTIN (Au)

Sivrihisar-Kaymaz Yatağı
Rezerv : 974.000 ton toplam rezerv (5.88 ton metal Au, 5.17 ton metal Ag).
Sarıcakaya-Mayıslar sahası
Rezerv : 46.000.000 ton toplam rezerv.
ASBEST (Asb)

Mihalıççık-Tatarcık Sahası
Rezerv : 1.048.391 ton görünür rezerv.
BOR (B)

Seyitgazi-Kırka Yatakları
Rezerv : 744.000.000 ton boraks görünür+muhtemel+mümkün rezerv vardır.
DEMİR (Fe)

Mihalıçcık-Karaçam Sahası
Rezerv : 1.630.000 ton görünür+muhtemel rezerv.
FLORİT (F)

Sivrihisar-Beylikova, Kızılcaören Sahası
Rezerv : 11.368.075 ton işletilebilir cevher olup, nadir toprak elementleri ve barit ile birliktedir.
KAOLEN (Kao)

Mihalıççık-Ahırözü, Üçbaşlı, Çamdan, Ayınıntepe Sahaları
Rezerv : Ahırözü yatağında 1.725.000 ton görünür, Çamdan yatağında 360.000 ton görünür ve 100.000 ton muhtemel, Ayınıntepe yatağında 1.091.000 ton muhtemel, Üçbaşlı yatağında 322.000 ton görünür+muhtemel rezerv.
Mihalıççık-Sazak Köyü
Rezerv :50.000 ton mümkün rezerv. Zaman zaman işletilmektedir.
KROM (Cr)

İl genelinde 250 adet civarında krom yatak ve zuhuru bulunmaktadır. Sarıcakaya ve Merkez ilçelerine bağlı Gündüzler, Sepetçi, Margı ve Sazak krom sahaları.
Rezerv : Bazı ocaklarda işletme yapılmakta olup 4.070.000 ton görünür+
muhtemel+mümkün rezerv bulunmaktadır.
 
KUM-ÇAKIL (Kçm)

Merkez-Aşağısöğütönü Sahası
Rezerv :Rezerv hesabı yapılmamıştır.
MANGANEZ (Mn)

Yarımca-Danişment
Rezerv : 800 ton muhtemel rezerv.
Merkez-Kızılcaviran
Rezerv : 4.000 ton görünür rezerv.
MANYEZİT (Mag)

Sepetçi ve Margı Sahası
Rezerv :3.000.000 ton görünür+muhtemel+mümkün rezerv.
Dutluca Sahası
Rezerv :12.000.000 ton görünür+muhtemel+mümkün rezerv
Ballık Sahası
Rezerv :12.477.000 ton görünür4muhtemel rezerv.
Merkez-Yukarıkartal Sahası
Rezerv : 226.863 ton görünür, 233.450 ton muhtemel rezerv , 59.410 ton
mümkün rezerv.
Oklubeli Köyü Sahası
Rezerv : 991.174 ton görünür+muhtemel, 11.486.092 ton mümkün rezerv.
MERMER (Mr)

Süpren Köyü-SÜPREN
Rezerv : 60.000.000 m3 mümkün rezerv.
Ayvacık Köyü: LEOPAR (SALOME)
Rezerv :3.000.000 m3
Yunus Emre oniksi
Rezerv :
MİKA (Mic)

Sarıkaya-Kapıkaya Sahası
Rezerv : Kalan rezerv 6.000 ton dur. Geçmiş yıllarda işletilmiştir.
PERLiT (Per)

Y.Kıllıca-Y.Kalaba Köyleri Sahası
Rezerv : 1.500.000 ton görünür, 5.000.000 ton muhtemel rezerv.
Kayacık, Kavaklıdere Köyleri Sahası
Rezerv : 2.718.000 ton görünür, 5.430.000 ton muhtemel rezerv.
Avdan-Akoluk Sahası
Rezerv : 1.000.000 ton görünür, 30.000.000 ton muhtemel rezerv.
Seyitgazi-Üçsaray, Kayacık, Karaçelik Köyleri Sahaları
Rezerv : 985.300 ton görünür, 1.347.200 ton muhtemel rezerv.
LÜLETAŞI

Sepetçi-Margı-Söğütçük
Rezerv : 853.000 sandık muhtemel rezerv. Yataklar işletilmekte kalan rezerv bilinmiyor.
İmişehir-Türkmentokat
Rezerv : 460.000 sandık muhtemel rezerv. Yataklar işletilmekte kalan rezerv
bilinmiyor.
SEPİYOLİT (Sep)
Sivrihisar-Sığırcık-Kurtşeyh sahası
Rezerv : 604.783 ton görünür rezerv.
Oğlakçı Sahası
Rezerv : 1.815 ton görünür, 6.024 ton muhtemel rezerv.
TALK (Talk)

Mihalıççık (Sazak, Biçer) Yatağı
Rezerv : 11.000 ton görünür, 375.000 ton mümkün rezerv.
TORYUM (Th)

Sivrihisar-Okcu Köyü-Kızılcaören Yatağı
Rezerv : 380.000 ton görünür rezerv. Ayrıca Beylikova -Küçükhöyüklü,
Yaylabaşı, Kocayayla yörelerinde bilinen toryum zuhurları vardır.
VERMİKÜLİT (Ver)

Sarıcakaya-Kapıkaya-Yukarıığdır, Kardeşen Sahaları
Rezerv : 160 ton muhtemel rezerv. Yatak geçmiş yıllarda işletilmiştir.
LİNYİT

Mihalıçcık-Koyunağılı Sahası
Görünür 57.430.000 ton
Alpu (MTA Sahası)
Rezerv : 25.000.000 ton
BİTÜMLÜ ŞEYL

Sarıcakaya
Rezerv : 300.000.000 ton











Yeşil Alan ve Parklar
KENTPARK

Kent Park, Eskişehir Şehirlerarası Otobüs Terminali ile Gökmeydan Mahallesi arasındaki yaklaşık 300 bin metrekarelik alan üzerine kurulu. Kent Park’ta deniz keyfinin yaşanabileceği yapay plaj, iki açık yüzme havuzu, bir yarı olimpik kapalı yüzme havuzu, oyun grupları, kent evi, restoranlar, gölet, büfeler bulunuyor. Porsuk Nehri’ne kıyısı bulunan Kent Park’a, Porsuk’ta kullanılan teknelerle de ulaşılabiliyor.
Gül bahçeleri, spor alanları, heykel ve anıtları, kültür sanat etkinlikleri için açık alanları, eğlence ve dinlenme mekânları ile Kent Park, Eskişehir’in önemli bir sosyal yaşam alanlarından biri.
BİLİM SANAT KÜLTÜR PARKI

Kütahya Yolu Sazova mevkiinde bulunan park, yaklaşık 400 bin metre karelik alanı ile Eskişehir’in en büyük parkı. Park alanı içinde çeşitli su sporları ve etkinliklerinin de yapılabildiği büyük bir gölet, restoranlar, 2000 kişilik açık hava konser alanı anfi tiyatro, birebir ölçülerde korsan gemisi, masal kahramanlarından oluşan oyun grupları, çocukların su ile ilgili çeşitli aktiviteleri yapabilecekleri oyun alanı, engelli çocuklar için oyun alanı, içinde büyük bir planetaryum (gözlemevi) de olan bilim deney merkezi, masal şatosu bulunuyor. Park alanı içinde ulaşım 1918 model Alman yapımı dekovel ile sağlanıyor. 1950-1970 yılları arasında Şeker Fabrikası ve Hava İkmal Bakım Merkezi arasında işçi taşıyan dekovel, günümüzde özel tasarlanmış 4 istasyon arasında ziyaretçileri taşıyor. Parkın bir köşesinde oturmuş olan ve Nuh’un Gemisi’ni temsil eden tekneyi’de görebilirsiniz.
Park alanındaki gölet kıyısına yanaşmış 17. yüzyılda Atlas Okyanusu’nu aşan gemilerden biri olan May Flower’ın büyük ölçüde benzeridir. Sadece dışı değil içi de özenle tasarlanan gemi özellikle çocukların büyük ilgisini çekiyor.
Park alanı içinde birçok bölgede çeşitli sevimli karakterler ve masal kahramanları ile bezenmiş oyun alanlarını engelli çocuklar da kullanabiliyor. Ayrıca çocuklara yönelik suyun kaldırma kuvveti ve döngüsel hareketleri ile ilgili deneyler yapmalarına olanak tanıyan özel düzenekler de oluşturulmuş. Park içinde ayrıca bir de ücretsiz hizmet veren mini tren bulunmaktadır.
Eskişehir’de bir ilk olan Bilim Deney Merkezi Projesi Bilim Sanat ve Kültür Parkı’nın en önemli yapılarından birini oluşturuyor. Merkez, Eskişehir’deki ilköğretim ve lise çağındaki çocukların çeşitli bilimsel deneyleri gerçek ortamlarında yapabilmelerine olanak sağlayan merkezde, inşa edilen planetaryum (gözlemevi) ile Eskişehirli çocuklar kadar yetişkinlerin de uğrak yerlerinden biri olması hedefleniyor.
ŞELALE PARK

Şelale Park Eskişehir manzarasını kuşbakışı izleyebileceğiniz çok güzel bir park. Park adını içinde bulunan yapay şelaleden alır. Şelale Parkiçerisinde yapay şelale haricinde, oyun grupları , yel değirmeni , otopark ve Eskişehir manzarasına karşı birşeyler yiyip içebileceğiniz bir cafe ve restoran bulunmaktadır. Kışın en soğuk günleri haricinde yapay şelale devamlı aktiftir.
Odunpazarı Belediyesi tarafından yaptırılan 22000 metrekarelik alana sahip Şelale Park’ta ayrıca yürüyüş yolları bulunmaktadır. Eskişehir ovasına yayılmış olan şehrin görüntüsü, piknikçilerin mangal dumanı ile birleşince ortaya farklı bir manzara çıkmakta. Ayrıca parka, iki adet dürbün de yerleştirilmiş. Şelalenin arka tarafında ise, çocuklu aileler için olmazsa olmaz ihtiyaçlardan biri olan, çocuk parkı bulunmaktadır.
BÜYÜK PARK

Gazi Yakup Satar Caddesi üzerinde bulunan ve önceki yönetimler tarafından boşaltılan metruk mezarlık alanı, Büyükşehir Belediyesi’nce, kötü görünümünden kurtarılarak, yoğun ağaç ve bitki örtüsü ile kaplı, bünyesinde yürüyüş ve dinlenme alanlarını, çocuk parklarını, kaide ve heykelleri, büyük ölçekli göletleri barındıran dev bir park haline getirilmiştir.
Bitki dikimi çalışmaları öncesi park alanının otomatik aydınlatma, sulama sistemleri alt yapısı kurulmuş, ardından sahaya binlerce ağaç ve süs bitkisi dikilmiştir. Büyük Park adı ile hizmete giren park alanında, biri 1200 diğeri 900 metre kare alana yayılan iki gölet, şelale tipi büyük ölçekli süs havuzu bulunmaktadır. Büyük Park’ta ayrıca Eskişehir’in tarihi değerlerinin başında gelen Yunus Emre’nin temsili makamı da inşaa edilmiştir.
ŞEHR-İ AŞK ADASI

Eskişehir’in Gökmeydan Mahallesi sınırları içerisinde kalan, Porsuk Nehrinin kendisini tamamen çevrelemesiyle oluşan adadır.
Porsuk Nehri tarafından tamamen çevrili durumda ve dolayısıyla ada konumunda. Ada’ya ulaşım ise Şehri Aşk Köprüsü tarafından sağlanıyor. Şehri Aşk Köprüsü’nden geçtiğinizde adaya ayak basmış oluyorsunuz.
Yunus Emre eydür bunu bir dem aşksız olmayayım diyen sevgi insanı Yunus Emre’nin yattığı toprağın şehri Eskişehir’in, aşk ve sevgi şehri olduğunu vurgulamak amacıyla Porsuk Nehri üzerinde bir ada oluşturuldu. “Şehr-i Aşk” konseptiyle aynı ismi taşıyan adanın da etkisiyle, Eskişehir’in birbirini seven herkesin ziyaret edeceği bir çekim noktası haline gelmiştir.
Kültür ve Sanat
ARKEOLOJİ MÜZESİ

Eskişehir Arkeoloji Müzesi ilk kez l944-l945 yıllarında müze deposu olarak Alaaddin Camii’nde kurulmuştur. Bu depoda çevredeki antik kentlerden ve rastlantı sonucu ortaya çıkan çeşitli mimari parçalar ve heykeller bir araya getirilmiştir. Bundan sonra müze deposu Odunpazarı semtinde bulunan Kurşunlu Külliyesi’nin bölümlerinden medrese odalarına depolanmış, büyük boy eserler de avluda teşhir edilmiştir. Müzede eserlerin artması, çevrede yapılan kazılar sonunda bu mekân yeterli olmayınca Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Akarbaşı Mahallesi, Irmak Sokak’ta yeni bir müzenin yapımına başlatmıştır. Eskişehir Müze deposu müdürlük haline getirilerek yapımı tamamlanan yeni binada, teşhir ve tanzim çalışmaları da bitirildikten sonra l974 yılında ziyarete açılmıştır.
Eskişehir Arkeoloji Müzesinde eserler Tabiat Tarihi, Tarih Öncesi Çağ Eserleri, Klasik Çağ Eserleri, Sikke ve Taş Eserleri Seksiyonlarından meydana gelmiştir. Müzenin Tabiat Tarihi Seksiyonunda Eskişehir ve çevresinden derlenen hayvan ve bitki fosilleri teşhir edilmektedir. Bunlar arasında en eski bir file ait diş ve kemikleri bu bölümün en önemli eserleri arasındadır.
Tarih Öncesi Çağ Eserleri Seksiyonunda Eskişehir çevresinde bulunmuş Tarih Öncesi Çağlara ait eserler bulunmaktadır. Kalkolitik Çağ’dan (MÖ 5500) Hitit Çağı’na (MÖ 2. binyıl) tarihlenen pişmiş toprak kaplar, madeni eşyalar, taş idoller, bu bölümde sergilenmiştir. Ayrıca Tunç Çağına ait mezar buluntuları, madeni kap kacaklar, iğne, balta, bıçak, hançer ve süs eşyalarından oluşan eserler de onları tamamlamaktadır. Demirci Höyük ve Küçükhöyük mezarlığından, Kocakızlar Tümülüsünden, Ballıhisar Köyü Pessinus ve Badabat, Han yer altı yerleşimi kazılarından Tarih Öncesi Çağlarına ait çeşitli eserler de yine bu bölümde yer almıştır. Karahöyük (Midaion) Köyü’ndeki kurtarma kazısında bulunan onur yazıtı bölümün önemli eserleri arasındadır.
Bir başka seksiyonda Hitit (MÖ 2. binyıl) ve Frig Çağı’na (MÖ l200-200) ait olan pişmiş toprak testiler, tabaklar, figürinler, madeni baltalar, iğneler, taş kolyeler sergilenmiştir. Hellenistik Çağ’ın (MÖ 334-MÖ 34) keramikleri, koku şişeleri, kandiller ve cam eserlere bu bölümde yer verilmiştir. Ayrıca Roma Çağı’na ait pişmiş toprak eserler, çanak-çömlekler, figürinler, madeni eserler, Bizans dönemi kilise eşyalarından oluşan haçlar, gümüş aplikler, altın aziz kolyeleri, kandiller bu bölümde yer almıştır.Müzenin sikke bölümünde ise Hellenistik, Roma, Bizans ve İslâmi dönemlere ait çeşitli altın ve gümüş sikkelerden oluşan bir koleksiyon bulunmaktadır. Müzenin Taş Eserler Seksiyonunda Kybele ve Men başta olmak üzere diğer mitolojik tanrılara ait heykeller, Asklepios Heykeli, Roma ve Bizans Çağı heykelleri, heykelcikleri, adak taşları, çeşitli büstler ve Dorylaion (Şarhöyük)’da bulunmuş taban mozaikleri, Geç Roma Çağı taban mozaikleri teşhir edilmektedir. Müze, Eti tarafından yeni bir binaya kavuşmuştur.
CUMHURİYET TARİHİ MÜZESİ

Anadolu Üniversitesi Cumhuriyet Tarihi Müzesi Binası, Eskişehir’in ana arterlerinden biri olan İki Eylül Caddesi’nin geleneksel konuk mimarisinin yoğun olduğu Odunpazarı bölgesine ulaştığı noktada bulunmaktadır. Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi biçimleme anlayışını yansıtan cepheleri genel kütle düzeni ile çarpıcı bir görünüm sergiler. Binanın, son devir Osmanlı eğitim sisteminde yurt düzeyinde inşa edilen Numune Mekteplerinin bu kentteki ilk örneğidir. Bina Turan Numune Mektebi adı ile 1915-1916 yılları arasında inşa edilmiştir.
1994 yılında Anadolu Üniversitesi tarafından hizmete giren üç katlı müzenin zemin katında Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşunu belgeleyen, Çanakkale Savaşları’ndan, Kongrelerden, Büyük Millet Meclisi’nden, İnönü Savaşları’ndan, Sakarya Savaşı’ndan, Büyük Taarruz’dan ve Cumhuriyetin ilk yıllarından 131 adet fotoğraf sergilenmektedir. Atatürk’ün çeşitli dönemlerine ait 51 adet portre, Kurtuluş Savaşı özeti ve inkılapları gösteren bir adet kolaj resim, Kurtuluş Savaşı ile ilgili pastel kuru boya karışımı iki adet resim, Birinci Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda ve Cumhuriyet döneminde Türk donanmasında kullanılmış, 7 adet gemi maketi ve bir kağnı sergilenmektedir.
Müzenin birinci katında Atatürk’e ait 126 parça eşya ve eserler, 1925-1980 arası yerel gazeteler ve kütüphane bulunmaktadır. Müzenin bodrum katında Atatürk’le ilgili 48 adet belgeselin izlenebileceği 40 kişilik izleme salonu mevcuttur.
HAVA MÜZESİ

Anadolu Üniversitesi Yunusemre Yerleşkesi’nin karşısında yer alan Havacılık Müzesi 1998 yılında açık teşhir olarak ziyarete açılmıştır. Müzede, çeşitli tip ve modellerde sivil ve savaş uçakları görülebilir. Kapalı bir mekânda ise pilot giysileri, rozetler, maket uçaklar ve uçak motorları yer almaktadır.
ÇAĞDAŞ CAM SANATLARI MÜZESİ

2007 yılında Büyükşehir Belediyesi, Anadolu Üniversitesi ve Cam Dostları Grubu’nun işbirliği ile kurulmuştur. Türkiye’nin ilk cam müzesinde 58 yerli, 10 yabancı sanatçının eserleri teşhir edilmektedir. Cam şeffaflığının sanatla birleşmesi sonucunda ortaya neler çıkabileceğini merak ediyorsanız göz alıcı koleksiyonları mutlaka gezmelisiniz.
OPERA

Büyükşehir Belediyesi Şehir Operası’nda opera ve bale temsillerinin en seçkin örnekleri, Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ve Devlet Opera ve Balesi işbirliği ile düzenli olarak Eskişehir halkıyla buluşuyor.
TİYATRO

Oyunları sürekli kapalı gişe oynayan Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bir taraftan oyunlar sahnelerken bir taraftan da yaratıcı drama, okuma ve radyo tiyatrosu, Geleneksel Türk Tiyatrosu, çocuk ve gençlik tiyatrosu gibi birimlerle tiyatro sanatının daha geniş kitlelerle tanıştırılması için de çalışmalar yürütüyor. Beş ayrı sahnede seyirci ile buluşan Şehir Tiyatroları, yerli ve yabancı sanat festivallerinde Eskişehir’i başarı ile temsil de ediyor, güncel tiyatro programı için “www.eskisehirtiyatrolari.com” adlı web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Alışveriş Merkezleri
ESNAF SARAYI

İşletmenin kısaltılmış adı: Esnaf Sarayı Alışveriş Merkezi
İşletmenin Ünvanı: S.S Esnaf Sarayı İşletme Kooperatifi
İşletmenin adresi: 2.Eylül Cad. No:24 Esnaf Sarayı Asma Kat/ 120 26010- Eskişehir
Tel:0 222 2320650 Faks:0 222 2312615
İşletmenin Kuruluşu
Esnaf Sarayı Alışveriş Merkezi 1973 yılında 500 ortağın bir araya gelerek oluşturduğu bir iş yeri yapı kooperatifi olarak kuruldu. 1979 yılında merkezin inşaatına başlanıldı, iş yeri merkezi 1985 yılında işletmeye açıldı. 21 yıldır Eskişehir ve çevre illerden gelen müşterilere hizmet vermektedir.
İşyerinin Teknik Özellikleri
- Alışveriş Merkezi 3800 M2 alan üzerine kurulmuş olup 10 katlı bir yapıdan oluşmaktadır.
- Alışverş merkezinde 475 işyeri ,54 adet büro ve 11 sosyal tesis toplam 540 işyeri bulunmaktadır.
- Sosyal tesis olarak restaurant , pastahane , kafeterya ,PTT merkezi, kapalı otopark , çocuk eğlence merkezi , mescid, güvenlik merkezi ve güv. Kamera odası , yangın ihbar ve kontrol merkezi , trafo ve jeneratör merkezi bulunmaktadır.
- Alışveriş merkezinde 6 kat çarşı arası çift yönlü 8 adet yürüyen merdiven , 1 adet yük asansörü , 1 adet panoramik asansör ve Restaurant-Büro bölümüne ait 2 adet toplam 4 adet asansör çalışmaktadır.
- Ayrıca enerji kesilmelerinde acil kullanım için koridor ve sosyal tesisler için jeneratör grubu bulunmaktadır.
- Kat koridorlarının havalandırılması amacı ile yapılmış havalandırma tesisatı mevcuttur.
İşyeri Yönetimi
- İşletmede 5 kişilik yönetim kurulu ve 2 kişiden oluşan denetleme kurulu bulunmaktadır.
- Yönetim ve Denetim kurulları aşağıdaki isimlerden oluşmaktadır.
Yön.Kurulu Başkanı SAVAŞ UĞUR
Bşk.Yardımcısı KAMİL GÜNDOĞAN
Gen.Sekreter HAKKI KÖSEOĞLU
Muhasip Üye YASİN TOKAT
Yön.Krl.Üye LEVENT ÖZERGEN
Denetleme Krl.Üye MUSTAFA ŞENEL
Denetleme Krl.Üye VELİ ÖZKEÇECİ
İşletme Müdürü İLHAN ADAKÖY
Ancak işletmede 1 idari personel , 1 Elk. Teknisyeni 1 kalorifer , tesisat teknisyeni , 1 Güvenlik Müdürü , 12 Güvenlik personeli , 8 temizlik ve genel hizmet personeli olmak üzere toplam 25 personel bulunmaktadır. İşletmenin müşterilerine en iyi hizmeti verebilmesi ve sürekliliğini devam ettirebilmesi için her iş yerinden aidat toplanmakta ve ayrıca işletmenin bünyesi altındaki mülkiyetlerin kiraya verebilmesi ile işletmenin her türlü giderleri karşılanmaktadır. Alışveriş merkezinde bulunan 540 işyeri hali hazırda dolu olup %100 kapasite ile çalışmaktadır. Binamızda faaliyet gösteren esnaf ve çalışan personel sayısı 1.300 kişidir.
ESPARK AVM

2007 yılında faaliyete geçen Espark Alışveriş Merkezi Eskişehir’in odak noktası konumundadır. Espark Alışveriş Merkezi ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş. tarafından yönetilmektedir.
150 Mağaza, toplam 1.100 araçlık kapalı ücretsiz otopark, 3M Migros hipermarketi cafe, fast food, retoran, ünlü markaların yer aldığı bay, bayan, çocuk tekstil mağazaları, 9 salonlu Cinebonus sinemaları, ziyaretçilerine hizmet vermektedir.
Merkezde ayrıca ücretsiz olarak faydalanabilinen iki adet bebek odası, revir odası ve mescit odası bulunmaktadır. Gerektiğinde engelli ziyaretçiler tarafından kullanılabilinmesi için tekerlekli sandalyeler mevcuttur. Bebekli ailelerin gerektiğinde kullanabileceği bebek arabaları ve fast food katında bebek mama sandalyeleri de hizmetlerindedir.
Toplam 8 kattan oluşan alışveriş merkezi büyük Migros hipermarketi, çocuk oyun alanı, terzi, lostra, eczane, kuaför salonu, elektronik eşya, ev tekstili, kozmetik , kitap, müzik oyuncak, spor mağazaları ile küçük büyük, bay bayan herkesin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilmektedir.
Toplam 45.000 metrekarelik kiralanabilinir alan ile Espark Alışveriş Merkezi tüm ziyaretçiler için bir buluşma noktasıdır.
KANATLI AVM

Şubat 2007'de Eskişehir'in ilk alışveriş merkezi olarak kapılarını açan Kanatlı Alışveriş Merkezi, tarihi eser olarak değerlendirilen otantik mimari yapısı ile Eskişehir'in merkezinde yerini almıştır. Kanatlı Alışveriş Merkezi'nin bulunduğu alan 1922 yılından bu yana Kanatlı ailesine ait olup; başlangıçta un fabrikası olarak kurulmuştur. İnşaatı Kasım 2005'te başlatılmış, 07 Şubat 2007 tarihinde ise hizmete açılmıştır.
İsmet İnönü Caddesi ile Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi'nin kesiştiği bir noktada Eskişehir'lilerin en önemli buluşma noktalarındandır. Eskişehir’in ilk alışveriş merkezi olan Kanatlı Alışveriş Merkezi’nin görsel olarak da Eskişehirlilere hitap eden iç ve dış mimarisi oldukça özeldir.
NEO PLUS AVM

Eskişehirlileri dünyanın en seçkin markalarıyla çağdaş bir ortamda buluşturan NeoPlus'ın temeli 2005 yılında atıldı ve 1 Nisan 2007 tarihinde de ziyaretçilere kapılarını açmıştır.
Eskişehir'in ilk Outlet ve Yaşam Merkezi olan NeoPlus, Tepebaşı Mahallesi'nde 50 bin m²'lik açık alana sahiptir. Eskişehir'in en büyük hipermarketi ve en büyük çocuk alanı ile İç Anadolu'nun en büyük kapalı alana sahip go-kart pisti bulunmaktadır.
ÖZDİLEK AVM

45 milyon dolara mal olan ve 45 bin metrekare alana sahip, 600 personelin istihdam edildiği Özdilek Alışveriş Merkezi bünyesinde Özdilek Hipermarket, Özdilek Büyük Mağaza, Özdilek Kafe ve Restoran, 7 salondan oluşan Özdilek Cinetime Sinema ve 5 Boyutlu Sinema, Starpark Lunapark, Teknosa Extra, Burger King, Sbarro, Popeyes, Polen Tantuni, Turkcell, Playtime, Eczane ve Optik Mağaza barındırmaktadır. Özdilek Eskişehir Alışveriş Merkezi’nde Spa Wellness tesisleri de bulunmaktadır. Yeşil alanlar, açık otopark ve 622 araç kapasiteli kapalı otoparkıyla hizmet vermektedir.
Özdilek Eskişehir Alışveriş Merkezi; insanların şehirden gelip araçlarını park edip, rahatça alışverişlerini yapabilecekleri, isterlerse çeşitli etkinliklere katılabilecekleri, dinlenip, eğlenebilecekleri, açık mekanlarda dolaşabilecekleri, özgür bir ortamda birçok fonksiyonu bir arada bulabilecekleri bilinen Özdilek hizmet kalitesinde yaşayabilecekleri bir konsepte sahiptir.
Tarihi Mekanlar
ODUNPAZARI

Odunpazarı, Eskişehir’in ilk Türk yerleşim alanıdır. Türkler Karacahisar’ı aldıktan sonra Bizans tekfurlarının bulunduğu Şarhöyük (Dorylaion) karşısında Odunpazarı, Eskişehir’in ilk Türk yerleşim alanıdır. Türkler Karacahisar’ı aldıktan sonra Bizans tekfurlarının bulunduğu Şarhöyük (Dorylaion) karşısında Odunpazarı’nda yeni bir şehir kurarlar. 1097 yılındaki Dorylaion Savaşı sırasında 1. Kılıç Arslan’ın Odunpazarı’na ordugâh kurması nedeniyle Eskişehir 12. yüzyıldan itibaren “Sultanyügi/Sultan Üyüğü” adıyla anılır. Kentin geçmişindeki Türk-İslam kültürünü ve sivil mimarlık örneklerini barındıran Odunpazarı’nda en erken tarihli yapı 13. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen Alaeddin Camii’dir. 14. yüzyıldan itibaren “Sultan-Önü” olarak anılan Odunpazarı, Selçuklu ve Osmanlıların geleneksel dokuyu oluşturmakta gösterdikleri özeni ve özgün örnekleri sergilemektedir. 1905 ve 1922’de şehrin çarşı bölgesinde çıkan yangınlardan sonra ticari ve kamu işlevi taşıyan yapılar Odunpazarı’na kaymaya başlamıştır. Yediler Parkı’na yakın alanda yakacak odun alışverişi yapılmış ve bu durum semte adını vermiştir.
Tarihi Odunpazarı semti, Akarbaşı, Akcami, Akçağlan, Cunudiye, Şarkiye, Paşa, Orta, Alanönü ve Dede mahallelerinden oluşur. Akcami ve Dede Mahallesi, geleneksel dokusunu en az yitiren mahallelerdir. Dar sokakları, evleri, camileri, çeşmeleri, küçük meydanları, etrafında genişlediği Kurşunlu Külliyesi ile Odunpazarı, beylikten imparatorluğa geçişte, Kurtuluş Savaşı’nda, Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze hep çok özel bir coğrafya olmuştur. Ayrıca burada, 1. Ulusal Mimari Akımı’nın mimari izlerini Atatürk Lisesi ve Cumhuriyet Tarihi Müzesi’nde görebilirsiniz. “Tarihsel ve Kentsel Sit Alanı” olarak değerlendirilen Odunpazarı, Odunpazarı Belediyesi tarafından yapılan restorasyon çalışmalarıyla yaşayan bir mekana dönüşüyor. İyi korunmuş tarihi evleri, daracık sokakları, müzeleri, camileri ile Odunpazarı, bambaşka bir Eskişehir’i içinde barındırıyor. Mutlaka görmeniz gereken birçok yeri bulunuyor ve ziyaret edenleri cezbediyor. Odunpazarı Belediyesi tarihi semtin ziyaretçilerini fayton turları ile gezdirmeyi planlıyor.
Odunpazarı Evleri

Odunpazarı’nda sivil mimarinin özelliklerini yansıtan birçok ev bulunmaktadır. Evler genellikle sokaklara cepheli, bitişik düzenli ve bahçelidir. Evlerin sokağa bakan cepheleri çıkmalı, konsolludur. Evler genelde bir sofa ve etrafındaki odalardan oluşmaktadır. Zemin katta servis mekanları, üst katta yaşama alanları olacak şekilde planlanmıştır. Konutların ön cephelerindeki iki tarafa pencereli köşe odası, daha büyük ve önemlidir. Evlerin zemin katları genelde moloz taşla veya ahşap hatıllı kerpiçle yapılmış, araları kerpiçle doldurulmuştur. Üst katlar ise ahşap malzemeyle yapılarak araları kerpiçle doldurulmuştur.
Eski Odunpazarı evlerinin hemen yanı başında, tarihsel dokuda bütünselliği sağlamanın ve eski mimariyi devam ettirmenin güzel bir örneği olan diğer evler, Odunpazarı Meydanı’na bakan ve yoldan görünür bir bölgede yer almaktadır. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından bir kültür merkezi projesi kapsamında betonarme bir şekilde tarihi Odunpazarı evleri örnek alınarak yapılmış ve bu kapsamda ilk olarak 2007 yılında Eskişehir Çağdaş Cam Sanatları Müzesi faaliyete geçmiştir. Yeme-içme ve konaklama olanaklarıyla yeni bir yaşam alanı haline gelmiştir.
Kurşunlu Külliyesi

Kurşunlu Külliyesi, 16. yüzyıl Osmanlı dönemine ait bir eserdir. Osmanlı Devleti vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517 yılında yapılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan vakıf kaydına göre, Büyük Kervansaray hariç, külliye içinde bulunan binaların tamamı vezir Çoban Mustafa Paşa tarafından 1517-1525 yılları arasında inşa ettirilmiş ve muhtemelen 1525 yılında tamamlanmıştır. Kurşunlu Külliyesi’nin mimarı muhtemelen, Mimar Sinan’dan önce mimarbaşı olan, Acem Ali’dir. Gerçek adı Alaeddin Ali Bey olan Acem Ali (Acem Alisi ya da Esir Ali diye de bilinir) klasik Osmanlı mimarlığında adı bilinen ilk mimarbaşıdır (1519-1537). Külliye; cami, şadırvan, zâviye (medrese), talimhane, harem, imâret, Mevlevî şeyhlerine ait türbe ve iki kervansaraydan oluşmaktadır.
YAZILIKAYA

Ana Tanrıça Matar Kubileya'nın kutsal şehri Midas ve çevresinde anıtsal kült yapıları bulunuyor. Yerleşmeyi çevreleyen yüksek ve sarp volkanik kayalarda ise anıtsal ölçekli fasad, basamaklı altar/sunak ve nişlerden oluşan çok sayıda kült yapısı ve oda mezarlar yer alır.
Yazılıkaya Vadisi’nin güney ucunda, Yazılıkaya köyünün hemen batısında yer alır. Yüksek ve sarp tüf kayalardan oluşmuş Yazılıkaya platosunun üzerinde kurulmuştur. Vadiye batıdan ve kuzeyden ulaşan yolları kontrol altında tutan, daha yüksekte konumlanmış Akpara Kale, Pişmiş Kale, Gökgöz Kale ve Kocabaş Kale tarafından koruma altına alınmış bir yerleşmedir. Uzunluğu 650 m, genişliği 320 m’dir. Vadi taban seviyesinden yüksekliği 60-70 m kadardır. Frig döneminde şehrin surla çevrili olduğu düşünülür. Günümüzde sur bedenine ait yerinde korunmuş tek bir taş dahi yoktur. Ancak, yerleşmeyi doğal bir sur gibi çevreleyen kayaların belirli noktalarında basamak şeklinde kesilmiş temel yuvaları izlenir. Bu yuvalar kimi yerde birden fazla tahkimat olduğunu düşündürür. Şehrin ana girişi doğu yöndedir. Ana kayaya açılan rampalı yol Kral Yolu olarak bilinir. Rampa boyunca yolu sınırlandıran kaya kütleleri üzerine figüratif kabartmalar işlenmiştir. Şehrin yayılım alanı içinde, plato üzerinde ana kayadan yontulmuş anıtsal ölçekli basamaklı sunaklar girişleri platodan başlayan, kaya merdivenleriyle inilen tonoz örtülü iki kaya tüneli ve güneybatı yönde alt terastaki anıtsal kaya sarnıçları en önemli yapıları oluşturur.
Yerleşmeyi çevreleyen yüksek ve sarp volkanik kayalarda ise anıtsal ölçekli fasad, basamaklı altar/sunak ve nişlerden oluşan çok sayıda kült yapısı ve oda mezarlar yer alır. Burası, çok sayıda ve en anıtsal dini anıtlarla donatılarak ayrıcalıklı bir konuma yükseltilmiştir. Bu durum, Midas Şehri’nin adeta bölgenin dini metropolü olduğunu ve Frigler tarafından kutsal kent olarak büyük bir saygı duyulduğunu gösterir. Frigler için başkent Gordion devletin en güçlü politik merkezi, Midas Şehri de krallığın başlangıcından itibaren en önemli dinsel merkezdir. Krallığın siyasi olarak yıkılmasından sonra da Midas Şehri terk edilmemiş, Hellenistik ve Roma dönemlerinde Frig kaya yapıları bazı ilave ve değişikliklerle kullanılmaya devam etmiştir. Dünya Kültürel ve Doğal Mirası listesine dahil edilmek üzere aday gösterilmesi uygun görülen Yazılıkaya ören yeri dünyada eşi ve benzeri bulunmayan anıt yapılarıyla her türlü olumsuz dış etkilere karşı inatla direnmektedir.
SİVRİHİSAR

Sivrihisar Eskişehir’in en büyük ilçesidir. İlçe merkezi, Ankara, Eskişehir ve İzmir karayollarının kesişme noktası üzerindedir. Çal Dağı’nın uzantısı olan volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde, gökyüzüne doğru yükselen sivri kayalıklarıyla dikkat çeker. İlçeye ismini bu kayalıklar vermiştir. Kayalıkların Hisarönü-Balkayası mevkiinde Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce boyalı kaya resmi tespit edilmiştir. Kaya yüzeyine kırmızı boya ile at, insan ve köpek figürlerinden oluşan bir sahne resmedilmiştir.
Kalkolitik Çağ’a tarihlenen bu resim sadece Sivrihisar yöresinde değil, şimdilik Orta Anadolu’da bilinen ilk ve tek örnek olması bakımından önemlidir. Arkeolojik araştırmalar Sivrihisar yöresinin Tunç çağları boyunca yoğun olarak iskan edildiğini gösterir. Bölge, Demir Çağı’nın güçlü krallığı Frigler’in de ana yerleşim sahasıdır. Sivrihisar dağlarının kayalık yamaçlarında Frig yerleşmesi ve kaya anıtlarına ait güzel örnekler vardır. Frig kralı Midas tarafından kurulan Pessinus (Ballıhisar) kenti buradadır. Dönemin ünlü Pers Kral Yolu ilçe sınırları içinde Pessinus’tan geçer. Roma ve Bizans döneminde ticari ve askeri önemini korur. İlçe merkezinin kuzeybatısındaki kale ve eteklerindeki yerleşmenin bu dönemdeki adı Spaleia ‘dır. Sivrihisar, 1074 yılında Selçukluların hakimiyeti altına girer. Bu dönemde Karahisar adını alan ilçede bir imar hamlesi başlar, bir çok camii, medrese, hamam gibi yapılar inşa edilir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin 1308’de yıkılmasından sonra İlhanlılar’ın kontrolüne giren bölge, bu devletin Anadolu’da etkisinin zalmasıyla bağımsızlıklarını ilan eden Türkmen beyliklerinden, merkezi Kütahya’da olan Germiyanoğulları beyliği sınırları içinde kalmıştır. Sultan I. Murad zamanında Ankara vilayetinin merkez sancağına bağlı bir kazadır. 1912 Yılında Eskişehir’e bağlanır. I. Dünya Savaşı’ndan sonra Yunan işgaline uğrayan ilçe toprakları, 20 Eylül 1921 de işgalden kurtulur.
Nasrettin Hoca'nın Evi:

Ünlü mizah ustası Nasrettin Hoca, 605 (1208-1209) yılında Sivrihisar'ın Hortu köyünde doğmuştur. İlk bilgilerini köy imamı olan babasının yanında öğrenmiştir. Daha sonra Akşehir' e giderek Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim gibi devrin tanınmış alim ve ariflerinden bilgi öğrenmiş, nasip almıştır.
Hocanın ayrıca Konya Medresesi' nde okuduğu, Akşehir' de, Sivrihisar' da ders okutup imamlık ve hatiplik yaptığı sanılmaktadır. Bundan başka hocaya ait olduğu ileri sürülen eski bir mezar taşı üzerindeki vefatı 683 (1284) dür. Mezarı Konya ili Akşehir ilçesindedir.
Nasrettin Hoca adı, zekası ve fıkralarıyla dünyaca tanınmış bir halk filozofudur. Hoca' nın hayat, tabiat ve cemiyet içindeki insanı, keskin görüşler ve zeki söyleyişlerle karikatürize eden nükteleri yalnız bir milleti değil, bütün insanlığı tatmin edecek değerde olduğundan bu Türk zekası başka milletler arasında da tanınmış ve sevilmiştir. Türk halk zekası ise, bu nüktelerde kendi mizah dehasını bularak onları sevmiş, yaymış, bütünlemiş ve çoğalmıştır. Nasrettin Hoca Fıkraları batı dillerine de çevrilmiştir. Nasrettin Hoca İran, Mısır, Irak gibi ülkelerde, Kafkaslarda, Balkan ülkelerinde ve Avrupa ülkelerinde de tanınan ünlü bir mizah ustasıdır.
Karakaya Mezarı

Köy mezarlığının hemen yanı başında, toprak altındaki volkanik kaya kütlesine oyulmuş olan oda mezar, tipik Frig kaya mezarlarının en güzel örneklerinden biridir. Beşik çatılı, üçgen alınlıklı, arka arkaya yerleştirilen iki odadan oluşur. Arka odada ana kayadan yontulmuş, üzerine ölen kişinin yatırıldığı bir kline vardır. Köyü kuzey ve batı yönden çevreleyen kaya kütlelerinin yüksek kesimlerinde iki mezar daha bulunmaktadır.
SEYİTGAZİ

Seyitgazi İlçesi’nin kapladığı bölge, Türkmen Dağı, Kırkız Dağı, Karadağ ve Yazılıkaya Platosu ile çevrelenmiş yüksek, engebeli bir topografik yapıya sahiptir. İlçe merkezi, yamacındaki Seyyid Battal Gazi Külliyesi ile uzaklardan seçilebilen Üçler Tepesi’nin hemen eteğinde yer alır. İlçe ismini bu külliyeden almıştır.
Arkeolojik araştırmalar Seyitgazi yöresinin Tunç çağları boyunca yoğun olarak iskan edildiğini gösterir. Bölge, Frigler’in de ana yerleşim sahasıdır. İlçenin güneyinde uzanan Yazılıkaya Platosu’nda Frig kale ve kaya anıtlarının en özgün örnekleri vardır.Roma ve Bizans döneminde Nakoleia adı ile önemli bir ticari ve dinsel merkez konumuna ulaşmıştır. İlçe merkezinde bir evin temel kazısında bulunan döşeme mozayiğinde okunan “Nakoleia” kelimesi kentin bu dönemdeki adı için en önemli kanıttır. Tarihçiler Roma İmparatoru Julian Apostata’nın 361’de Pers seferi için Antiokheia (Antakya)’ya giderken Nakoleia’da bir süre kaldığından söz eder. 366’da İmparator Valens’e karşı isyan eden Procopius bu kent yakınlarında yakalanır ve öldürülür. Arkadius zamanında (395-408) Gotlar kenti ele geçirir. 740 yıllarında bölgeye yapılan Arap akınları sırasında İslam kahramanlarından Seyyid Battal Gazi bu yörede şehit olmuştur. Kilise kayıtlarından kentin bir çok konsile (dinsel toplantı) katıldığı anlaşılır. Önceleri Synnada’ya (Şuhut) bağlı bir metropolitliktir. 10. yüzyılda piskoposluk merkezi olur. Bugün Kalebayırı denen yerde Bizans kalesinden bazı duvar kalıntıları ayaktadır.16. yüzyıl Osmanlı minyatürlerinde kalenin sağlam durumu görülür. 1083-1084 yıllarında Türk akınlarıyla bir süre Danişmentlilerin eline geçer.
1097 Dorylaion Savaşı’ndan sonra Bizans İmparatorluğu’nun sınırından çıkar. Bizans dönemine ait önemli dinsel ve askeri yapıların varlığı bilinse de bunlar günümüze ulaşmamıştır. Seyyid Battal Gazi Külliyesi’nde devşirme malzeme olarak kullanılmış olan sütun başlıkları, vaftiz havuzları bu yapıların varlığını kanıtlar.
Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından Seyyid Battal Gazi’nin mezarının bulunduğu yere türbe ve mescit yaptırılmasından sonra yerleşme Seyitgazi ismini alır. Seyitgazi, 1336’da Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girer. İstanbul-Bağdat-Hicaz yolu üzerinde konaklama (menzil) yerlerinden biri olması nedeniyle Osmanlı döneminde önemi artar. XVI. yüzyılın ilk yarısında bir kaza merkezidir. XVII. yüzyıl boyunca adından pek söz edilmeyen sönük bir yerleşmedir. 1892’de tekrar nahiye yapılır. 1917’de ilk belediye örgütü kurulur. Kurtuluş Savaşı’na özel taburu ile katılır. Yunan işgalinde kısmen hasar görür. 1Eylül 1922’de işgalden kurtulur.
Seyit Battal Gazi

Söylenceye göre Seyyid Battal Gazi’nin kabri bir rüya sonucunda bulunur. I. Alaeddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun buraya önce bir türbe, ardından cami yaptırır. Günümüzdeki külliye türbe etrafında şekillenir. Osmanlılar, türbe ve camiye medrese, imarethane, tekke ve dergâh eklemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren II. Beyazıt ve Sultan I. Selim tarafından tamir edilen yapılar eklentilerle zenginleştirilir. Kanuni Sultan Süleyman, İran’a karşı yaptığı seferler sırasında Seyitgazi’yi ziyaret eder, külliyeye bazı ilaveler yaptırır. Irak Seferine giderken ordusu Seyitgazi’de konaklar ve Matrakçı Nasuh’a Seyitgazi minyatürü yaptırır. IV. Murat ise Revan Seferi sırasında buraya bir kervansaray yaptırır.
Seyitgazi, İstanbul-Bağdat-Hicaz yolunda yer alır ve hac yolculuğuna çıkanların da konaklama noktası olur. Bu durum dini anlamda Seyitgazi’nin önemini artırır.
Külliye, medresesi ile İslami ilimlerin öğretildiği merkez olur. Külliye, önce Kalenderi dervişlerinin, sonra Bektaşiliğin merkezi haline gelir. Rivayet odur ki Hacı Bektaş-ı Veli külliyeyi ziyaret eder ve Orhan Gazi’den burayı imar etmesini ister. Orhan Gazi, bin adet ev halkı oturtarak Seyitgazi’yi büyütür. Bu vesile ile külliye Bektaşilerin önemli bir ziyaretgâhı halini alır. Seyyid Battal Gazi veli, gazi ve seyit sıfatlarıyla her mezhep ve tarikattan bütün Müslümanların oldukça değer verdiği birleştirici bir isim olur.
Meşhurlar
ÇİBÖREK

Çibörek, Eskişehir’le özdeşleşmiş bir börektir. Türkiye’de pek çok yerde yapılır ama Eskişehir’deki çiböreğin tadını başka yerde bulmanız kolay değildir.
Eskişehir’e ilk yerleşen Tatar ve Kırım kültürünün eseri olan çibörek kıyma, soğan ve baharat karışımının açılmış yufkaya konulup yağda kızartılmasıyla yapılan geleneksel bir yemektir. Genellikle yarım ay şeklinde olur. Mantarlı, peynirli, patatesli vs. çeşitleri de mevcuttur. Ama geleneksel olarak kıyma ile yapılır. Soğuk ve köpüklü ayranla birlikte eşsiz bir tattır.
KALABAK SUYU

Cumhuriyetin ilanından sonra, Eskişehir’den sık sık geçen Mustafa Kemal Atatürk, yine bir seyahatinde, aşağı mahallede bulunan tren garında mola verir. İşte bu mola, Eskişehir’in içme suyu ihtiyacında yeni bir dönemin başlamasına sebep olur. Bir bardak su isteyen Atatürk’e testide soğutulmuş termal suyu sunulur. Değişik bir tadı olan su, Atatürk’ün hoşuna gitmez, Eskişehir’in içme suyu ile ilgili bilgi ister. En kısa sürede içme suyu ihtiyacının karşılanması için orada bulunan dönemin Belediye Başkanı Kâmil Kaplanlı’dan sorunun halledilmesini ister. Bunun üzerine Kâmil Kaplanlı kaynak arayışına girer. Türkmen Dağı’nın kuzey yamacında Kalabak Köyü yakınlarındaki kaynaklardan memba suyu bulunur. Şehre giren tahıl ürünleri, kesim hayvanları üzerinden alınan rüsum ile şehrin zenginlerinden toplanan bağışlarla isale hattı ve deponun finansmanı sağlanır. Hattın geçtiği bölgede yaşayan köy halkı ile birlikte çalışılır, kazılar elle yapılır, tamamen insan gücüyle orman geçilir, 45 kilometreye yakın bir hat inşa edilir. Uzun bir çaba ve zorlu bir çalışma sonucu 1936 yılında Kalabak Suyu 10 cm çapında pik döküm borularla Eskişehir’e ulaştırılır. 1936’dan günümüze uzanan eşsiz mineral yapısı ile Eskişehirlilerin vazgeçilmez suyudur.
MET HELVASI

Adını çubuk (met) ve aşık kemiğiyle oynanan bir oyundan alan met helvası, Eskişehir’e özel lezzettir. Un, yağ, şeker, limon ve su kullanılarak yapılan, 2-3 cm çapında ve 6 cm uzunluğunda yuvarlak olarak hazırlanan, yatay kesilerek yapılan helvanın kakaolusu ve vanilyalısı vardır. Bu meşhur helva pişmaniye tadını andırır. Met helvası, met oyunu sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva çekmesiyle oluşan bir geleneğin ürünüdür. Nuga helvası, cevizli yaz helvası, tahin helvası, tahin ve çövenden bir kürek yardımı ile yapılan kürek helvası Eskişehir’in diğer geleneksel tatlarındandır.
LÜLETAŞI

Üç yüz yıllık ağır bir tarihe tanıklık eden lüle taşı ilginç bir tarihi gerçeği de içinde saklıyor. Lüle taşı Viyana kuşatmasında yeniçeriler tarafından Avusturyalı'lara tanıtılmış. O tarihten günümüze hızla geldiğinizde “Beyaz Altın” sözü sizi karşılıyor. Lüle taşına neden ‘beyaz altın’ demişler? Böyle bir tabirin bir taşa değil de gümüşi bir maddeye söylendiğini düşünüyorsunuz. Bu sorunun cevabı için birçok biçimsel yanıt var. Ama onu diğer taşlardan ayıran bariz bir özelliği var. Tebeşiri andıran bu madde bildiğimiz taştan çok daha hafif ve yumuşak. Bu özellik onu kolay işlenilebilir ve biçimlendirilebilir yapıyor. Eskişehir’in beyaz hazinesi yer altından çıkarıldığında yumuşak ve işlemesi kolayken hava ile teması sonucu sertleşiyor. Beyaz altın ismini veren beyaz rengi dışında sarımtırak, gri ya da kırmızımsı renkleri de var.
Lüle taşları Eskişehir merkezine 35 kilometre uzaklıktaki 8 köyden çıkarılıyor. Bu taşlar kulaç olarak adlandırılan ölçü birimiyle ölçülen kuyulardan çıkarılıyor. Yerden dik bir şekilde, 5 kulaçtan başlayıp 33 kulaca kadar derinliğe inen kuyular var. En kaliteli taşlar ise yirmi kulacın üstündeki derinlikten çıkıyor. Lüle taşını çıkarma tekniği modern bir teknik değil. Kuyulara halatlardan yapılmış merdivenle iniliyor ve bu taşlar derinlerde olduğu için bol suyun içinden zorluklarla çıkarılıyor.
BOR

Bor madeni ilk bakışta beyaz bir kayayı andırıyor. Çok sert ve ısıya dayanıklı. Doğada serbest bir element olarak değil, tuz şeklinde bulunuyor. Dünya toplam bor rezervi sıralamasında Türkiye % 72’lik pay ile ilk sıradadır. Ülkemizdeki bor rezervinin büyük bölümü ise Kırka’da bulunuyor.
Türkiye, dünyanın en büyük ve en iyi kalitede bor rezervlerine sahip olan ve buna paralel olarak dünyada en yüksek bor üretimi gerçekleştiren ülkedir. Türkiye’de rezerv açısından en çok bulunan bor cevherleri tinkal ve kolemanit’tir. Türkiye’de önemli tinkal yatakları Seyitgazi’ye bağlı Kırka’da bulunuyor. Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Kırka Bor İşletme Müdürlüğü bulunuyor.
Bor oksitler (borat) doğal yaşamın ayrılmaz parçalarından biridir. Bitkiler gibi insanlarda gelişimlerini sağlamak için bor oksitlere ihtiyaç duyarlar. Beslenme zincirleri içerisindeki besin kaynağı işlevi dışında bor oksitlerini günlük hayatta yaşamımız için oldukça önemli kılan, belki de her gün kullandığımız birçok ürün içindeki şaşırtıcı katkısıdır. Bor ürünleri; uzay ve hava araçları, nükleer uygulamalar, askeri araçlar, yakıtlar, elektronik ve iletişim sektörü, tarım, cam sanayi, kimya ve deterjan sektörü, seramik ve polimerik malzemeler, nanoteknolojiler, otomotiv ve enerji sektörü, metalürji ve inşaat gibi pek çok alanda kullanılıyor.
ILICALAR
Aşağı ve Yukarı Ilıca

İl merkezinin 30 km güneyinde, Kalabak deresine karışan Ilıca suyu kenarındadır. Kaynaklar basit duvarlar içindedir. Suları sıcak, doğal lezzette hafif kükürtlüdür. Ağrılı hastalıklar için kullanılıyor.
Sakarı Ilıcaları

Eskişehir’in kuzeyinde yer alır. Eskişehir’e uzaklığı 32 km’dir. Orman içerisinde turistik belgeli tesisin yanısıra çadır alanları da vardır. Doğa ile iç içe olunabilecek bir kaplıca merkezidir. Sarıcakaya-Eskişehir yolu üzerinde, Anadolu Üniversitesi İki Eylül Yerleşkesi yolundan gidilen ve dağların arasında bir vadiye sıkışmış bu yer, kaplıcaların sıcak sularına ihtiyaç duyanların, mangal sever piknikçilerin, çam ağaçları arasında yürümek isteyenlerin gitmesi gereken bir yer. Burada kalmak için oda kiralayabilir veya mevcut az sayıda otelde kalabilirsiniz. Fiyatlar oldukça uygun.
Sıcaklığı 43-48oC arasında değişen ve debisi 3 lt/sn olan kaplıca suyu, yörede bulunan hamamlara tümüyle örtülü bir kaptaj kuyusundan üstü kapalı bir kanalla geliyor. Akan suyun sıcaklığı 53oC Nevrit, nevralji, kronik romatizmal hastalıklar, kırık-çıkık sekelleri, kadın hastalıkları, lumbago, diabet, şişmanlık ve böbrek hastalıklarına iyi geliyor. Aynı yörede 25.5oC sıcaklıkta ve maden suyu niteliğinde bir su kaynağı daha bulunuyor. 1993’te Termal Turizm Merkezi ilan edilen bölgenin sınırları 2006 yılında genişletilmiştir.
Ayrıca Sarıcakaya'ya bağlı Mayıslar köyü ile Dağküplü köylerinin arasında bulunan, suyunun kükürtlü ve yumurta kokulu olduğu bilinen yumurtalı çeşme; cilt kaşıntıları ve sedef hastalığına iyi geldiği söylenmektedir.
KAPLICALAR
Hasırca Kaplıcası

Türkiye’nin 3. derece önemli ve öncelikli kaplıcaları arasında yer alıyor. İl merkezine 30 km, Kızılinler Köyü’ne 15 km uzaklıkta çiftlik içerisinde bulunan yuvarlak bir havuzun içinden kaynaklanıyor. Dışarıda büyük bir yüzme havuzunda toplanan su sonradan toprağa bırakılıyor. Romatizmal hastalıklara, dolaşım ve kalp hastalıklarına, sinir sisteminin uyarılmasına ve metobalizma bozukluklarına iyi geldiği belirtiliyor.
Çardak (Hamamkarahisar) Kaplıcası

Sivrihisar Polatlı yolundan Günyüzü’ne ayrılan yolun 15. km’sinde Hamamkarahisar adlı köyün yakınında bulunan kaplıcanın suyu hafif eğimli bir tepenin yamacındaki tek bir kaynaktan çıkıyor. 35oC sıcaklıktaki suyun debisi 45 lt/sn Kaplıcada yer alan ve tarihsel değeri de olan iki hamamın içinde 1.5 m derinliğinde ve 6x6 m boyutlarında biri erkeklere biri kadınlara ayrılmış iki havuz var.
Uyuzhamam Kaplıcası

Alpu’nun 16 km. güneydoğusunda aynı isimli köyden çıkan su, üzeri 1.5 m derinliğinde ve 5x4 m. boyutlarında duvarla çevrili iki havuzun birinden kaynayıp diğerinden taşıyor. 29oC sıcaklığındaki kaplıca suyu özellikle deri hastalıklarında olumlu etki yapıyor. Ayrıca suyun yatağındaki çamur da bu hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Kaplıcada tesis bulunmamaktadır.
Kızılinler Kaplıcası

2006 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile termal turizm merkezi olarak ilan edilmiştir. Eskişehir’e 13 km uzaklıkta Kızılinler Köyü’ndedir. Köyde bitişik nizamda pansiyon tipinde 4 odada kaplıca hizmeti veriliyor. 38oC sıcaklığa sahip su mide, böbrek, bağırsak, romatizma, kadın hastalıkları ve cilt hastalıkları tedavisinde yararlıdır. Kızılinler Köyü ve çevresi, bir rekreasyon alanı olarak değerlendirilmeye son derece uygundur; ayrıca yeni araştırmalarla suyun debi ve kalitesinin artırılması söz konusudur.
HAMAMLAR

Yer altı suları açısından son derece zengin olan Eskişehir’de termal su, tarih boyunca birçok uygarlık tarafından yaygın olarak kullanılmıştır. Hatta, Dorlaion kentinin kuruluş yeri olarak.
Eskişehir, tarih boyunca Şifalı Frigya (Phreygia Salutaris) olarak bilinen bölgenin önemli yerleşimlerinden biri olmuştur. Eski Yunanlı yazar Athenaus, MÖ 200 yıllarında yazdığı kitabında, içilebilen sıcak sulardan söz eder. Roma döneminde Köprübaşı ve Sıcak Sular bölgelerinde bulunan hamam ve kaplıcalar nedeniyle Eskişehir, tercih edilen bir yerleşim yeri olur. Bizans döneminde ise Eskişehir, şifalı sıcak suları nedeniyle, Bizans imparatorlarının dinlenme merkezlerinden birisidir.
Şehrin merkezinde ve birçok ilçesinde termal olanaklar bulunuyor. Porsuk Nehri ve kolları yanında soğuk ve sıcak yer altı suları ile bir su kenti olan Eskişehir termal kaynaklar yönünden oldukça zengindir. Sıcak sular, kent merkezini de içine alacak biçimde Eskişehir il yüzeyinin tamamına yayılmış haldedir. Günyüzü Çardak Kaplıcası’nın termal suyu, Türkiye’nin birinci derecede önemli ve öncelikli maden suları arasındadır. Yine Hasırca termal kaynağı ve Sakarıılıca termal kaynağı ülkenin üçüncü derece önem ve öncelikli kaynakları arasında sayılmaktadır.
Şehir merkezinde Sıcaksular bölgesinde bulunan oldukça yüksek debili sıcak su kaynağı, yerinde veya taşınarak fizyoterapi türünde tedavi amaçlı olarak kullanılmaya uygundur.
Bahçeli Sengül Hamamı

1930 yılından beri sadece bayanlara hizmet veren hamam 06:00 – 20:30 arası açık
[T] 0222 221 72 42 [A] Hamamyolu Cad. No:9
Demirkazık Termal

2006 yılında açılan hamam cuma günleri bayanlara, diğer günler erkeklere 05:30 – 22:00 saatleri arasında hizmet veriyor.
[T] 0222 232 20 99 [A] Değirmen Sok. No:3
Erler Kaplıcası

Bizans dönemine uzanan geçmişiyle pazartesi günleri bayanlara, diğer günler erkeklere 05:30 – 22:00 saatleri arasında hizmet veriyor.
[T] 0222 231 15 29 [A] Saatçiler Sok. No:1
Ferah Hamamı

Her gün 08:30 - 20:30 arası bayanlara açıktır.
[T] 0222 233 23 86 [A] Köprübaşı Cad. Tekiz Sok. No:32
Güneş Termal

1986 yılından beri faaliyet gösteren hamam her gün 05:00- 23:00 arası açık.
[T] 0222 234 16 60 [A] Hamamyolu Cad. Savtekin Sok. No:2/C
Gürcanlı Hamamı

Yarım asırlık geçmişe sahip Gürcanlı Hamamı her gün 06:30 – 23:00 arası hizmet veriyor.
[T] 0222 230 10 28 [A] Hamamyolu Cad. Savtekin Sok. No:14
Has Termal

Tarihi Romalılara dayanan hamam salı günleri bayanlara 06:00 – 19:00 saatleri arasında, diğer günler erkeklere 05:00 – 22:00 saatleri arasında hizmet veriyor.
[T] 0222 221 40 30 [A] Hamamyolu Cad. No:7
Işık Kaplıcası

1951yılından beri hizmet veren hamam 07:00 – 17:00 saatleri arasında sadece bayanlar için.
[T] 0222 231 18 16 [A] Değirmen Sok. No:18
Keçeciler Hamamı

1971 yılından beri hizmet veren hamam 06:00 – 22:00 arası açık.
[T] 0222 221 71 85 [A] Deliklitaş Mah. Değirmen Sok. No:28
Önkal Banyo

1969’dan beri hizmet veren banyo, 06:00 - 21:30 arası açık.
[T] 0222 231 26 12 [A] Köprübaşı Cad. No:62
Özkeçeci Kaplıca

1965 yılından beri hizmet veren hamam 05:00 – 22:00 arası açık.
[T] 0222 221 71 85 [A] Köprübaşı Cad. No:56
Şiraze Termal

10 yıl süreyle “Beyaz Saray”, 10 yıl süreyle “Şiraze Hamam” adı altında faaliyet gösteren hamam, cuma günleri bayanlara 07:00 – 21:00 saatleri arasında, diğer günler erkeklere 06:00 – 23:00 saat arasında hizmet veriyor.
[T] 0222 220 54 15 [A] Deliklitaş Mah. Asarcıklı Cad. No:1
Vakıf Yeni Kaplıca

Bir asırdan bu yana açık olan hamam perşembe 05:30 – 22:00 saatleri arasında bayanlara, diğer günler 05:30 – 22:00 saatleri arsında erkeklere hizmet veriyor
[T] 0222 231 15 01 [A] Hamamyolu Cad. No:5
Yeni Alçık Hamamı

05:30-22:00 saatleri arası her gün bayanlara açıktır.
[T] 0222 232 03 27 [A] Hamamyolu Cad. No:11
Yıldız Termal

1986’dan beri hizmet veren hamam her gün 05:30 – 21:00 ararsı açık.
[T] 0222 234 15 63 [A] Köprübaşı Altınsarayı Bitişiği No:30
Çifteler Hamamı

Çifteler’e bağlı Kırkızbaşı Köyü’nün yakınında Sakarya başındadır. Basit bir hamamı vardır. Sular dere oluşturacak kadar boldur. Sıcak doğal tatda kükürt kokuludur. Ağrılı hastalıklara iyi gelir.
Yarıkçı Hamamı

Mihalıççık ilçesi’ne 15 km uzaklıkta olan Yarıkçı Köyü’ndedir. Selçuklular döneminden kaldığı bilinmektedir. Zaman içinde harap olan binalar yıkılıp yeniden yapılmıştır. Yeşillikler içinde sessiz, sakin bir dinlenme ve şifa yeri olarak biline gelmiştir. Suları kükürtlü olup sıcaklığı 35 derecedir. Hamam binası suyun kaynağının üzerine yapılmıştır. Suları kalsiyum karbonat biriktiriyor ve bunların örnekleri vadide taşlaşmış çağlayanlar şeklinde görülüyor.
HAVA SPORLARI
Eskişehir, gerek tarihinden gelen havacılık birikimi ve geçmişi gerekse de sahip olduğu uygun hava koşulları ile ülkemizin en önemli sportif havacılık merkezlerinden birisidir. Atatürk’ün emri ile 1936 yılında kurulan THK İnönü Uçuş Eğitim Merkezi ülkemizde birçok dalda sportif havacılık eğitiminin verildiği en önemli merkezlerden biridir. Türk Hava Kurumu Uçuş Eğitim Merkezi’nin bulunduğu bu kampta dünya standartlarında eğitmenlerin eşliğinde çeşitli havacılık sporlarının eğitimi verilmekte ve bu sporların yapılmasına imkân sunulmaktadır. Bu sporlar başlıca planör, paraşüt, yamaç paraşüt, mikrolayt, balon ve yelkenkanat olarak sıralanabilir. Eğitimler her yıl hava koşullarının en uygun olduğu Mayıs-Eylül ayları arasında belirli dönemlerde yapılmaktadır. Toplam 1200 dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan İnönü Eğitim Merkezi iki adet toprak-çim pistte sahiptir. Bunlar 900 m. uzunluğunda Kuzey-Güney (34-16) ve 1100 m. Doğu-Batı (29-11) pistleridir. Rus mimari tasarımı ile 1937 yılında konaklama amacı ile yapılan taş binalar günümüzde de kullanılmakta olup, artan kapasite oranında ek binalar yapılmıştır. İnönü Uçuş Eğitim Merkezi yaklaşık 390 yatak kapasiteli öğrenci yatakhaneleri, yemekhanesi, kantini, 2-5 yatak kapasiteli 120 kişilik lojmanları, hava araçlarının bakım ve onarımlarının yapıldığı hangarı ve yüzme havuzu ile Türkiye’nin ilk, Dünya’nın ise sayılı sportif havacılık merkezlerinden biridir. Havacılık sporları ile ilgili ayrıntılı bilgiyi THK İnönü Uçuş Eğitim Merkezi’nden alabilirsiniz.
Yamaç Paraşütü

Yamaç paraşütü Türkiye’de ve dünyada sportif havacılığın en gözde dallarından birisidir. Yaşanan adrenalin duygusu ve hava ile aranızda hiçbir sınır olmadan yapılan yamaç paraşütü uçuşları insanlara kuşlar gibi uçmanın özgürlüğünü tattırıyor. Bu husus belki de yamaç paraşütünün bu kadar öne çıkmasının en temel sebebi. Yamaç paraşütünün diğer dallara göre donanım ve lojistik konularındaki avantajları da bu sporun öne çıkmasındaki diğer etkenlerden sayılabilir.
Eskişehir, askeri ve sivil havacılık dallarında olduğu gibi sportif havacılıkta da gözde bir mekân. Türkiye’de yamaç paraşütü eğitimi ve uçuşlarının gerçekleştirildiği en önemli merkezlerden birisi olan Türk Hava Kurumu İnönü Uçuş Eğitim Merkezi Eskişehir’de bulunmakta. THK İnönü Eğitim Merkezi’nde her türlü konaklama, beslenme ve yamaç paraşütü sporuna uygun lojistik imkânlar mevcut. Yine coğrafi konum olarak avantajlı bir bölgede olan THK İnönü Eğitim Merkezi gerek uçuşa ve atlayışa uygun tepelere yakınlığı gerekse de sahip olduğu uygun hava koşulları ile yamaç paraşütü eğitimi ve uçuşları için önemli bir mekân. Mayıs-Eylül ayları arasında verilen ücretli/ücretsiz kurslarda, havacılığa meraklı insanlara yamaç paraşütü eğitimi ve uçuşu imkânı sunulmakta, her yıl yüzlerce gencin yamaç paraşütü sporunu öğrenmesi ve havacılığa ilk adımı atması sağlanmaktadır. Yine birçok havacılık kulübü ve topluluğunun bu merkezde eğitim ve uçuş yapabilmesine imkân sunulmaktadır.
Planör

Havacılık, Wright Kardeşlerin ilk uçuşundan bugüne kadar hiçbir dalda görülmeyecek şekilde gelişmiş ve uzayın sınırlarını zorlamaya başlamıştır. Havacılık teknolojisindeki bu gelişmeye paralel olarak sivil ve sportif havacılık da bu teknolojiye ayak uydurmuş, bu dallarda her geçen gün yeni buluşlar ortaya çıkmıştır. Sportif havacılığın en çok gelişme gösteren dallarından biri de planörcülük olmuştur. Aslında en başından beri planörcülük, havacılığa uzak insanların hafızalarında ilginç ve akla sığmayan bir havacılık dalı olarak yer edinmiştir. Çünkü planörcülük denildiğinde akla gelen ilk soru şudur; “Bir tayyare nasıl olur da motorsuz olarak saatlerce hatta yüzlerce kilometre durmadan uçabilir?” İşte bu soruyu soranlar artık ülkemizde günden güne azalmakta. Eskişehir’de bulunan THK İnönü Uçuş Eğitim Merkezi birçok sportif havacılık dalında olduğu gibi planörcülük adına da ülkemizin en gözde eğitim ve uçuş merkezilerinden biri.
1936 yılından bu yana, ülkemiz havacılarının birçoğunun havacılığa ilk adımı attığı yer olan İnönü THK Eğitim Merkezi’nde binlerce gence planör eğitimi verilmiş ve uçuş yapmaları sağlanmıştır. Merkezde bulunan hangar, yatakhane, yemekhane, planör filosu, havaalanı ve diğer tüm imkânlar ile planör sporunun yapılması için tüm lojistik destek sağlanmış ve ülkemizde de planörcülüğün hayli yaygın duruma gelip, gelişmesinde en etkin rolü Türk Hava Kurumu oynamıştır. Türkiye’de planörcülüğün tek adresi olan İnönü THK Eğitim Merkezi her yıl yaz döneminde yüzlerce kişiye ev sahipliği yapmakta ve Eskişehir semalarında uçuş eğitimine olanak sağlamaktadır.
Yelkenkanat - Mikrolayt (Microlight)

Planör ve yamaç paraşütünün birleşimi olan bir hava aracında uçmaya ne dersiniz? Yelken kanat size sabit kanat ile uçuşun vereceği güven hissinde yamaç paraşütünün adrenalin ve özgürlük duygusunu yaşatan eğlenceli bir hava aracıdır. Yelken kanat ile biraz yüksekçe bir tepeden koşarak kalkış yapıp saatlerce havada kalabilir uzun mesafeler boyunca uçabilirsiniz. Yelken kanat planörler gibi motorsuz uçmasına rağmen yerden yükselen sıcak hava akımlarını ve tepeye çarparak yükselen hava akımlarını yakalayarak binlerce metre yükselebilir. Yine yelken kanadın aerodinamik yapısına sahip mikrolayt ise basitçe tanımlamak gerekirse; yelken kanadın motorlu halidir ve ek olarak yolcu ve pilot için bir uçuş platformuna sahiptir. Mikrolaytın avantajı sahip olduğu motor sayesinde uçuş süresinin daha uzun ve uçuş yapabileceği yerlerin daha fazla olmasıdır. Peki, bu sporları Eskişehir’de yapmaya ne dersiniz? İnönü’de bulunan THK İnönü Uçuş Eğitim Merkezi yelken kanat ve mikrolayt uçuşları için Türkiye’deki sayılı merkezlerden biri. Merkezde bulunan hava araçları ile bu sporun eğitimini almak ve bu sporda uzmanlaşmak mümkün. Yine isteyenler için tek seferlik misafir uçuşları havacılık tutkunları için ayrıca bir seçenek.
Paraşüt - Balon

Paraşütle havada kuşlar gibi süzülmek ve süratle uçmanın tadına varmak! Nasıl eğlenceli gelmiyor mu size de? Ya da bir balonun içinde saatlerce gökyüzünde asılı kalmak ve eşsiz manzaranın tadına varmak. Güneş ve bulutlar, masmavi bir gökyüzü. Havacılık tutkunları için paha biçilmez değerler olan bu bahsettiklerimizi Eskişehir’de yapmak mümkün. Sportif havacılığın her dalında olduğu gibi balon ve paraşüt konusunda da THK İnönü Uçuş Eğitim Merkezi’nde gerekli eğitimleri alabilir ya da tek seferlik misafir uçuşları gerçekleştirebilirsiniz.
THK İnönü Meydan İşletme Müdürlüğü - Tel : 0222 591 21 12-13
BİNİCİLİK
Türkiye’de de safkan Arap atının yetiştirildiği bölgelerden en önemlisi olan Mahmudiye’de binek atları kiralanabilir, at gezileri yapılabilir. Mahmudiye’de 2020 m uzunluğunda, 25 m genişliğinde çim pist ve 1800 m uzunluğunda, 20 m genişliğinde kum pist ve 400 kişilik açık tribün vardır ve burada sonbahar mahalli at yarışları düzenlenmektedir. Sultan Mahmud’dan beri at yetiştiriciliği yapılan Mahmudiye, iklim ve toprak yapısı itibarıyla sahalarda koşan atlar için önemli bir antrenman bölgesidir. Özel yetiştiriciler büyük yarışlara gitmeden önce bazen bir-iki hafta süren antrenmanlarını ilimizde yapmaktadırlar. Çünkü Eskişehir’in havası, suyu ve toprağı atın anatomisi ve fizyolojisi üzerinde büyük bir pozitif etki göstermektedir. Türkiye Jokey Kulübü Arap Atı Aşım İstasyonu’nun bulunduğu Mahmudiye’de, Anadolu Tarım İşletmesi At Yetiştiriciliği ve özel at yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Atlı Spor Kulübü

Eskişehir-Kütahya yolu üzerinde bulunuyor. Hafta sonlarında at binmek için ideal bir ortamdır. 1996 yılında 45 dönümlük alana kurulmuş 1 adet 50x80 açık müsabaka manej, 1adet 20x45 açık maneji ve 17x40 kapalı maneji bulunan ve 23 at ile hizmet veren binicilik tesisinde profesyonel çalıştırıcı eşliğinde eğitim de veriliyor. Binicilik Federasyonu’na bağlı bu feder kulüp olup yılda 4 müsabaka gerçekleştiriyor. Kulüpteki diğer bir binicilik dalının Türkiye’deki tek sahası; kros sahasının 4 km’lik bir parkuru bulunuyor.
[A] Kütahya Karayolu 18. km Takmak Köyü Mevkii
[T] 0222 413 21 21
DOĞA YÜRÜYÜŞÜ
Doğa yürüyüşü sevenler için birkaç parkur:
Avlakkaya Yürüyüş Parkuru

Mevki: Mihalgazi Yolu Beylik Köprü Üzeri
Ulaşım: Mihalgazi-Eskişehir ulaşımını sağlayan otobüsler
Mesafe: 4 km gidiş, 4 km dönüş
Avlakkaya-Bozdağ Köyü-Muttalıp Yürüyüş Parkuru

Rota Başlangıcı: Mihalgazi Yolu Beylik Köprü Üzeri
Rota Bitiş: Muttalip Belediyesi
Ulaşım: Mihalgazi-Eskişehir ulaşımını sağlayan otobüsler Mesafe : 19 km
Avlakkaya-Lale Deresi-Muttalip Yürüyüş Parkuru

Rota Başlangıcı: Mihalgazi Yolu Beylik Köprü Üzeri
Rota Bitiş: Muttalip Belediyesi
Ulaşım: Mihalgazi-Eskişehir ulaşımını sağlayan otobüsler Mesafe : 19 km
Tandır Köyü-Kozlu Mevkii Yürüyüş Parkuru

Rota Başlangıcı: Tandır Köyü Rota Bitiş : Kozlu Mevkii
Ulaşım: Eskişehir-Sarıcakay ulaşımını sağlayan otobüsler Mesafe : 5 km
Bozaniç Yayla Yolu-Avlakkaya Yürüyüş Parkuru

Rota Başlangıcı: Eskişehir-Sarıcakaya yolu üzeri Bozaniç yayla yolu girişi
Rota Bitiş: Mihalgazi Belediyesi
Ulaşım: Mihalgazi-Eskişehir ulaşımını sağlayan otobüsler Mesafe : 7 km
Kent Ormanı Yürüyüş Parkuru

Rota Başlangıcı: Odunpazarı Belediyesi
Rota Bitiş: Kent Ormanı Mesafe : 19 km
MOTOSİKLET
Mayıslar Klasik Rota

Asfaltta viraj, temiz hava ve manzara seven motosiklet tutkunları için Eskişehir’in klasik rotasıdır. Birkaç saatlik kısa bir rota yapmak isteyenler için idealdir.
Muttalıp yolu üzerinden Hekimdağ Geçidi, Dağküplü, Mayıslar, Sarıcakaya, Sakarılıca, Muttalip ve tekrar Eskişehir. Yaklaşık 70 km’lik bir rotadır. Mayıslar’da Ahmet’in Kahvesi’nde soda – çay ikilisi ile yol sohbeti yapılabilir.
Türkmen Dağı Yangın Gözetleme Kulesi Rotası

Orman içi yollarda doğal yaşamı özleyenler ve yaban hayattan bir şeyler görmek isteyenler için en iyi rotalardan biridir. Geyik, akbaba, tavşan, sincap gibi, sadece hayvanat bahçesinde görmeye alıştığınız hayvanların doğal yaşamlarına tanıklık etme şansı bulunabilir. Tek yapılması gereken gözünüzü dört açmanız.
Rota; Kızılinler, Gökçekısık, Aşağı Kalabak, Yukarı Kalabak ve Bozkuş yangın Gözetleme Kulesi. Yaklaşık 80 km kule için son köyden tarif almakta büyük fayda var. Orman içi yollarda birçok sapak var bu yüzden kaybolma riski vardır. GPS ile seyahat bu bölgede önemlidir.
Beyyayla Rotası

Yine viraj, manzara ve biraz da off-road seven endurocular için uygun bir rotadır.
Muttalıp yolu üzerinden Hekimdağ Geçidi, Dağküplü, Mayıslar, Sarıcakaya, Beyyayla ve Mağara. Yaklaşık 150 km’lik bir rotadır. Beyyayla Köyü’nden mağara için tarif almakta fayda var. Birkaç km uzaklıkta olan bu mağaranın serinliğinde mola vermek her şeye değer. Bir gecelik çadır konaklaması yapmakta mümkündür.
BİSİKLET
Şehrin merkezinde bisiklet yolları bulunsa da bisiklet meraklıları daha çok dağ bisikletini tercih eder. Yerel lezzetleri, kültürel mirası, halkı ve doğayı bambaşka bir yolculuk deneyimi ile keşfetmek için pedala basın. Bisiklet selesinden keyifli keşifler için birçok rota yer alıyor.
Avlakkaya Rotası

Eskişehir’e 35 km uzaklıkta olan ve birçok doğa sporu yapılabilen bir rotayı bisiklet tutkunları denge geliştirme amaçlı kullanıyor. Teknik gerektiren ve zorlayıcı bir parkur Avlakkaya. Hafta sonu planınızı yapabileceğiniz güzel bir rota. Buz gibi ve tertemiz suyu el değmemiş tabiatı insanı büyülüyor. Sık bir ormanlık alan olduğundan ulaşım bisiklet ve yürüyerek yapılmakta. Adrenalin düşkünlerinin tercihi motorsiklet. Avlakkaya’ya Bozdağ Köyü, Yarımca Köyü ve Sakarılıcaları yolu üzerinden ulaşmak mümkün.
Yukarı Kalabak Köyü, Türkmen Dağı, Çoban Yayla ve Çevresi

Eskişehir’e 50 km uzaklıkta yer alan ve Kütahya yolu üzerinden Kızılinler tarafına dönüldükten sonra devam ettiğinizde sizi Yukarı Kalabak Köyü’ne varıncaya kadar birçok köy bekliyor. Aşağı Kalabak Köyü’nden sonra Yukarı Kalabak Köyü’ne ulaşıyorsunuz. Burası Eskişehir’in meşhur içme suyu olan Kalabak Suyu’nun kaynağı. Derelerden dahi Kalabak Suyu akmakta. Türkmen Dağı eteklerinde çeşmelerden suyunuzu içebilirsiniz. İlkbahar mevsiminde rengarenk kelebekleri görebilirsiniz.
Tandır Köyü Orman Bölgesi

Eskişehir’e 40 km uzaklıkta olan Sarıcakaya yolu üzerinden Tandır Köyü’ne ulaşabilirsiniz.
Sarıcakaya-Mihalgazi-Sakarılıcaları Yol Antrenman Parkuru

Eskişehir Muttalıp Köyü’nün içine girmeden Sarıcakaya yolu takip edilir. Önce bir tırmanış yapar ve Bozdağ’ı aşarsınız. Daha sonra uzun bir iniş bizi bekliyor. Sarıcakaya içine kadar inersiniz. Mihalgazi-Sakarılıcaları arası düz hafif engebeli bir yol. Sakarya Vadisi’nden sonra Sakarılıcaları’ndan çıkarken büyük ve zorlu bir tırmanış sizi bekliyor; yaklaşık 16 km tırmanış bittikten sonra zirvede sizi Taşköprü Köyü bekler. 1200 m rakımda Eskişehir’i kuş bakışı izleyerek aşağı, Muttalip Köyü’nün içine inersiniz. Bu parkurun toplam uzunluğu 120 km ve yetkin bir sporcu 4.5 saat gibi bir sürede zorlanmadan bu parkuru tamamlayabiliyor.
Eskişehir Kütahya Frig Vadisi Parkuru

Eskişehir-Kütahya çevre yolunu takiben Porsuk Barajı’nı geçtikten sonra Sabuncupınar Köyü’ne dönülür. Bu şirin istasyon köyü geçildikten sonra Fındık Köyü’ne varılır. Bu vadi bisiklet severler için Kapadokya imkânlarını tadabilecekleri, benzer özelliklere sahip bir parkur. Güzergâhta bulunan İncik Köyü’nün meşhur suyunu içmeyi unutmayın. Tren yolu hattına paralel Kızılinler Köyü’ne kadar gelinir ve oradan Kütahya-Eskişehir çevre yoluna çıkılarak Eskişehir’e geri dönülür. Yaklaşık 135 kilometrelik parkur 5 saatte tamamlanabilir. Antrenman olarak çok faydalı bir parkur olmasının yanında tarih ve doğa iç içe.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi ve Kent Ormanı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi arkasında yer alan ormanlarda oryantring ve cross Türkiye Şampiyonaları yapılmakta. Oryantring için en uygun parkurlardan biri Osmangazi ormanlarında yer almakta. Atletleri gün içerisinde antrenman yaparken burada görebilirsiniz. Şehre yakın bu parkur 100 km’yi aşıyor.
Sarısungur Göleti Parkuru

Eskişehir-Seyitgazi yolu üzerinde Sarısungur tabelasına kadar 18 km bir mesafe gidilir. Döndüğünüzde iniş sizi Sarısungur Göleti’ne götürür. Gölet çevresinde bir dizi parkur bulunmaktadır. Burada Dağ Bisikleti Kriteryum ve Crosscountry Yarışları yapılıyor.
Bozdağ Karadere TRT Vericisi Parkuru

2005 yılında Eskişehir’de ilk dağ bisikleti yarışının yapıldığı parkura Muttalip Köyü’nün içerisinden geçerek Bozdağ Köyü’ne tırmanılarak varılır. Bozdağ Köyü’nden başlanılır, Karadere Köyü TRT vericisi arasında daire çizilir. Toplam 25km civarında bol bol rampa çıkışı ve inişlerin yer aldığı güzel bir antrenman parkurudur. Kışın adrenalin ve heyecan yaşamak istiyorsanız zirveye kamp kurulabilir. Ayrıca, 15 km uzunluğundaki iniş sizi heyecanlandırmaya yeter.
KAYA TIRMANIŞI
Denge, estetik, esneklik ve gücü bir araya getiren bu sporu Eskişehir'de yapmak için temel eğitimlerde en çok kullanılan bölgeler; Sündiken Dağları’nın Bozdağ, Sakarılıca Hamamları’nın Kızıltepe ve Mayıslar Köyü’nün Taştepe bölgesi. Kaya tırmanışı çalışmaları için ise Kızılinler ve Sivrihisar kayalıkları kullanılıyor.
Kızılinler Kayalıkları - Koordinatlar: 39o 30’ 45.50” N 31o 14’ 43.60” E

Merkeze 15 km uzaklıktaki Kızılinler Köyü, içinde bulunan tarihi hamamın sağ ve sol tarafında yer alır. Bu kayalıklar özellikle yeni başlayanlar için ideal bir tırmanış alanıdır.
Sivrihisar Kayalıkları - Koordinatlar: 39o 30’ 45.50” N 31o 14’ 43.60” E

İlçenin hemen kuzeyinde yer alan bu bölge önemli bir tırmanış bahçesidir. Burada yakın zamanda uluslar arası yarışmaların yapılması bekleniyor. Kamp yerinde su olmadığından tırmanışçılar yanlarına yeterince su almalıdır. Rotalar uzun yıllardır kullanıldığı için oldukça temiz. Ancak yer yer parçalanan kayalar da var. Önemli rotalar Sineklikaya, Balkaya ve Kuleler topluluğunda bulunuyor.
Karakaya - Koordinatlar: 39o 30’ 51.76” N 31o 14’ 29.12” E

Eskişehir-Ankara kara yolunun 60. km’sinde Kaymaz Beldesi’nden hemen sonra sola doğru 4 km’lik bir yolla ulaşılan güzel bir köy olan Karakaya, kaya tırmanışıKoordinatlar: için çok uygun granit kaya yapılarıyla büyük ilgi görüyor. Tırmanış için en uygun mevsim ilkbahar, yaz ve sonbahar. Rotaların çoğu kayaların kuzey yüzünde olduğundan yazın erken saatler dışında bütün gün gölgelidir. Kış ise çok soğuk geçtiği için hava kuru bile olsa tırmanmak zordur.
Öğrenci kulüpleri mayıs ayında burada burada şenlikler düzenliyor. Eskişehir’den daha uzak olduğundan Ankara’daki üniversitelerden hafta sonu tırmanışçılar geliyor.
MAĞARACILIK
Merak, gizem, ürperti ve heyecan duygularını kamçılayan karanlık cennetlerin cazibesine her geçen gün daha fazla insan kapılıyor. Binlerce, belki de milyonlarca yıl öncesine dokunabilmenin hazzına erişmeniz, dikit ve sarkıtların beslediği ihtişamın büyüsüne kapılmanız için Eskişehir'de birçok mağara bulunuyor.
Yarımkaya Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -7 m
Rakım: 1250 m
Uzunluk: 26 m
Han’a bağlı Kayı Köyü yakınında Değirmen Deresi’nin sol yamacında yer almaktadır. Eskişehir-Çifteler-Han-Kayı Köyü veya Eskişehir-Seyitgazi-Bardakçı-Karağaç-Kayı Köyü yollarıyla gidilir. Kayı Köyü’nün 1.5 km güneyindeki mağaranın önüne kadar yol vardır. Düden konumunda yatay olarak gelişmiş bir mağaradır. Girişi vadi tabanından 20 m yukarıda; -3 m’lik dik bir kuyu şeklindedir.
Yelin Üstü Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -90 m
Rakım: 1120 m
Uzunluk: 420 m
Sivrihisar Dağları’nın güneydoğusunda yer almaktadır. Mağara Kayakent Beldesi’nin hemen yakınındadır.
Mağara, giriş bölümünden sağ tarafa ayrılan küçük inişler içeren dar bir galeri ile ikinci bölüme bağlanmaktadır. Bu salonun tabanı iri bloklarla kaplı, duvarları değişik damlataşlarla örtülüdür. Bu salon, aynı oluşumlara sahip diğer iki farklı salona açılmaktadır. Antik dönemlerde tavandan damlayan suları toplamak amaçlı sarnıç ve havuzlar yapılmıştır. Mağara içerisinde antik dönemlerde insanlar tarafından kullanıldığına işaret eden kültür toprağı ve arkeolojik kalıntılar olduğu belirtilmektedir.
Afarın Düdeni

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -49 m
Rakım: 1190 m
Uzunluk: 64 m
Sarıcakaya’nın 10 km kuzeyindeki Sarıcakaya Yaylası’nda yer alır. Sakarya Nehri tarafından kesilerek derince yarılan plato karakterinde geniş bir düzlük üzerinde gelişen mağaraya Sarıcakaya-Yenipazar kara yoluyla gidilmektedir. Stabilize olan bu yol 5-6 km sonra yaylaya ulaşmakta ve mağaranın hemen yanından Yenipazar Köyü’ne gitmektedir. Kuyu şeklinde bir girişi vardır.
Beyyayla Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -265 m
Rakım: Bilinmiyor
Uzunluk: 438 m
Eskişehir’in kuzeyinde; Beyyayla Köyü’nün 1.5 km kuzeybatısında yer alır. Mağaraya Sarıcakaya-Beyyayla yolundan gidilir; yol köye kadar düzgündür. Buradan sonra 1.5 km dar bir yol mağara ağzına kadar ulaşır. Köy deresi düdene girerek diğer ucundan 8 m’lik şelale yaparak yeniden açığa çıkar ve Düden Deresi’nin başlangıcını oluşturur. Düden Deresi mağaradan hemen sonra dar ve derin bir kanyon vadi içinden akar. Mağara içerisinde küçük sığ göller ve damla taş oluşumları vardır. Gelişimi devam eden aktif bir mağaradır.
Çalpınar Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: Bilinmiyor
Rakım: 1380 m
Uzunluk: 13 m
Mihalıçcık’ın 7 km batısında bulunan Dağcı Köyü’nün 2 km kuzeyindeki Kale Tepe’nin (1490 m) kuzeybatısında yer almaktadır. Porsuk Nehri’nin büyük bir kolu olan Koca Çay’a bağlanan Pazar Çayı’nın sağ yamacında bulunan mağaraya; Mihalıçcık-Eskişehir yolunun 5. km’sinden ayrılarak Dağcı Köyü’ne varan yolla gidilir. Köyden de 3 km stabilize bir yol mağaranın önüne kadar girmektedir.
Dumanlıkaya Mağarası

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -45
Rakım: 1000 m
Uzunluk: 52 m
İnönü’nün yaklaşık 12 km doğusundaki Ballık Mahallesi’nin hemen yakınında yer alır. Porsuk Nehri’nin kolu olan Sarısu Çayı’na karışan Ballık ve Kayala derelerinin yardığı karstik bir plato üzerinde gelişen mağaraya Eskişehir-İnönü-Kütahya kara yolu veya Ankara-Eskişehir-İstanbul demir yoluyla gidilmektedir. Ballık Mahallesi’nden yarım saatlik yürüyüşle mağaraya ulaşılır. İnönü Ovası’nın hemen güneyinde dik bir yamaçla yükselen ve plato karakterli bir bölgede bulunur. Girişi -35 m kuyu şeklindedir; bundan sonra eğimli bir taban ile devam eder ve son noktası girişe göre -45 m’de sona erer.
Düdensuyu/Düdenönü Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: Bilinmiyor
Rakım: 1150 m
Uzunluk: 462 m
Sarıcakaya’ya bağlı Beyyayla Köyü’ne yakın Düdensuyu Deresi ile bağlantılıdır. Düdensuyu Deresi, mağaranın güneydoğuya bakan giriş ağzından girip kuzeybatıya bakan çıkış ağzından çıkmaktadır. Düdensuyu Deresi’nin kaya kütlesi içinde açmış olduğu galeri oldukça geniştir. Dere mağara içinde yer yer gölcükler oluşturmuştur. Bu gölleri geçmek için suyun çok olduğu mevsimlerde bot kullanmak gerekmektedir.
Eşekini Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -6 m
Rakım: 1170 m
Uzunluk: 36 m
Mihalıçcık’ın 15 km kuzeybatısında bulunan Sorkun Köyü’nün 2 km kuzeyinde; Çayboğazı Deresi’nin sağ yamacında yer alır. Mihalıçcık-Nallıhan kara yolu ile Sorkun Köyü çıkışından sonra Çayboğazı Deresi’nin kenarından giden bu yol 1.5 km sonra mağaranın hemen üstüne gelir. Buradan 10 dakikalık yürüyüşle mağaraya ulaşılır. Gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır. İki girişi vardır.
Gürleyik 1 Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: +2 m
Rakım: 1050 m
Uzunluk: 77 m
Gürleyik 2 Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -30 m
Rakım: 1060 m
Uzunluk: 34 m
Mihallıçcık’ın 2 km güneyinde Kayalıboğaz Deresi’nin sağ yamacında yer alır. Mihalıçcık-Nallıhan kara yolundan gidilir. Bu yolun üzerinde bulunan Dinek Kasabası’ndan 45 dakikalık yürüyüşle ulaşılmaktadır. Gelişimini tamamlayarak askıda kalmış fosil bir mağaradır. İçerisinde yoğun şekilde oluşumlar (sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damla taşları ile makarnalar) gelişmiştir.
Güvercin İni Mağarası

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -30 m
Rakım: 1230 m
Uzunluk: 53 m
Afarın Düdeni ve Sarıkız Subatanı ile birlikte Sarıcakaya Yaylası’nda yer almaktadır. Afarın Düdeni’nin 1.5 km kuzeydoğusundadır. Üst Jura Alt Kretase yaşlı Bilecik kireçtaşları içinde dikey olarak gelişmiştir. Mağaranın girişi 9x5 m boyutlarında; kuyu gibidir. Ayrıca -25 ve -15 m olmak üzere iki girişi daha vardır.
Hacıhüsrevin Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: +75 m
Rakım: 910 m
Uzunluk: 83 m
İnönü’nün hemen doğu kenarında su depolarının yakınında yer alır. Mağaranın önüne kadar yol vardır. Ulaşım için Eskişehir-İnönü-Kütahya kara yolu veya Ankara-Eskişehir-İstanbul demir yolu kullanılabilir.
Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan ve mermerlerin doğrultusu ve eğimine bağlı olarak dirsekler çizen mağara; yatay olarak gelişmiştir. İçeride çok sayıda blok, çakıl ve yer yer duvar damlataşları bulunan mağaranın girişi uçlardan değil; ortaya yakın bir noktadandır.
Heybeci Mağarası

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -31 m
Rakım: 1060 m
Uzunluk: 36 m
Gürleyik Mağarası’nın 1 km doğusunda Dinek Kasabası’ndan geçen Heybeci (Çat) Deresi’nin iki kola ayrıldığı bölgenin üstünde yer alır. Mihalıçcık-Nallıhan kara yolu üzerinde bulunan Dinek Kasabası’ndan gidilir. Buradan 15 dakikalık yürüyüşle mağaraya varılır. Kuyu şeklinde dikey olarak gelişmiştir. Son bölümünde duvar damla taşları gelişen mağara; molozlarla dolmuş küçük bir odayla sona ermektedir.
İnönü Mağaraları

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -48 m
Rakım: Bilinmiyor
Uzunluk: 235 m
İnönü’nün yaslandığı büyük dikliğin orta bölümünde gelişmiştir. Eskişehir-İnönü-Kütahya kara yolu veya Ankara-Eskişehir-İstanbul demir yoluyla gidilebilir. Giriş ağzı büyük olan mağara çok uzaktan görülmektedir. İnönü (Sarısu) Ovası’nın güney kenarında yer alır.
Kara Mağara

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -13 m
Rakım: 12300 m
Uzunluk: 390 m
Alpu’ya bağlı Karacaören Köyü’nün 2 km kuzeyindeki Sulununkıran Tepesi’nin Sakarya Nehri’ne bakan kuzey yamacının başlangıcında yer alır. Alpu-Gökçekaya Barajı yoluyla gidilir. Buradan ayrılan stabilize yol Kuzavya ve Gümele köylerinden geçerek Karacaören’e varır. Bu yol daha sonra Otluk ve Kandamlış köylerinden geçerek Eskişehir-Alpu-Mihalıççık-Nallıhan yoluna bağlanır. Karacaören Köyü’nden yarım saatlik yürüyüşle mağaraya ulaşılır. Mağara Sakarya Nehri ve Gökçekaya Barajı’nın hemen önündedir. Biri kuzeye diğeri güneye bakan iki girişi vardır. Mağaradaki oluşumların birçoğu; insan yerleşimi olduğundan dolayı yakılan ateş sonucu isle kaplanmıştır. Tarih öncesi çağlarda kullanıldığı sanılan mağaranın tabanında kalın bir kültür toprağı vardır.
Karlık Düdeni

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -18,5 m
Rakım: 1690 m
Uzunluk: 24 m
Sivrihisar Dağları’nın güneydoğu ucunda Arayit Dağı’nın (1819 m) kuzeybatısında bulunan Karlıkkale Tepe (1737 m) üzerinde yer alır. Yelini ve Yelüstü mağaralarına yakın olan düden Sivrihisar’a bağlı Karacaören Köyü’nün kuzeydoğusunda yer alır. Mağaraya Sivrihisar-Ballıhisar-Çaykoz veya Günyüzü-Kayakent-Karacaören-Çaykoz yolları ile gidilir. Köyden sonra 2 saatlik yürüyüşle mağaraya ulaşılır. İlk giriş -13 m dikey iniştir. Anahtar deliği şekilli profili olan mağara çok dönemli gelişim özelliği gösterir.
Kızılçukur Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: Bilinmiyor
Rakım: 1065 m
Uzunluk: 293 m
Süleler Köyü’nün Kokarkuyu Mevkii’nde ormanlık bir arazide yer alır. Mağaranın giriş ağzı kuzeybatı yönüne bakmaktadır. Mağaranın ortalarına yakın bir bölümünde mağara daralmakta ve bir insanın ancak sürünerek sığabileceği küçük bir delik haline gelmektedir. “Darboğaz” olarak adlandırılan bu delikten mağaranın ikinci kısmına geçilmektedir. Buradan sonra tek bir ana kol şeklinde devam eden mağara büyük bir çöküntü salonla sona ermektedir.
Kötüfatma Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: +17 m
Rakım: 1150 m
Uzunluk: 110 m
Kara Mağara’nın 3 km doğusunda yer alır. İki mağara arasında kanyon şekilli ve derin bir vadi içinde akan Girdap Dere akar. Giriş ağzı Sakarya Nehri’ne bakan mağaraya Alpu-Karacaören-Otluk veya Alpu - Bozan - Büzdüğ - Ağaçhisar -Kandamlamış-Otluk yoluyla gidilebilir. Otluk Köyü’nün Atçım Mahallesinden yaya olarak bir saatlik yürüyüşle mağaraya varılır. Mağaranın üç ayrı girişi vardır. Gelişimini tamamlamış fosil bir mağaradır.
Koçakkıran Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -8,+13 m
Rakım: 1190 m
Uzunluk: 350 m
Kötüfatma; Karamıkini ve Kara Mağara’nın çok yakınında bulunur. Otluk Köyü’nün Açtım Mahallesi’nin yakınındaki Koçakkıran Tepe’nin (1358 m) 1 km kuzeyinde yer alır. Açtım Mahallesi’nden dik bir yamaç üzerinde bir saatlik yürüyüşle mağaraya varılır.
Giriş ağzı Sakarya Nehri’ne bakan birbirine bağlı fakat farklı dönemlerde oluşmuş iki bölümden oluşur. Birinci bölümde yoğun damla taşlar ile kaplıdır. Batıya doğru dönen bu bölüm çok dar bir geçitle ikinci bölüme bağlanmaktadır. Burada içeriden dışarıya doğru çok kuvvetli bir rüzgâr esmektedir.
Sarıkaya Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -35,+16 m
Rakım: 1050 m
Uzunluk: 591 m
Yalımkaya (Domya) Köyü’nün 1 km doğusunda, Domya Deresi’nin kolu olan Çatalkaya Deresi’nin sol yamacında yer alır. Mağaraya Eskişehir-Mihalıççık yolundan ayrılan Büydüz-Sasa-Yalımkaya veya Mihalıççık-Gürleyik-Yalımkaya yollarından biriyle gidilir. Yalımkaya köyünden bir saatlik yürüyüşle mağaraya varılır.
Dar geçitlerle birbirine bağlanan üç galeri ve üç kattan oluşmuştur. Farklı yükseklikte iki girişi vardır. Oluşum açısından zengin olan mağarada; sarkıt ve dikitler genelde siyah ve kahverengidir. Mağara içerisinde çok sayıda yarasa yaşamaktadır. Dere yatağına yakın ve korunaklı bir bölgede girişleri bulunan mağara, tarih öncesi ve tarih çağlarında insanlar tarafından kullanıldığını gösterir buluntu ve şekillere sahiptir. Özellikle üst katta ve girişin önünde yoğunlaşan kalıntılar arasında çakmak taşı yongalar, seramik ve tuğla parçaları ile insan kemikleri çoğunluktadır.
Manasır Mağarası

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -368 m
Rakım: 1695 m
Uzunluk: Bilinmiyor
Mihalıççık’ın kuzeybatısında Manasır Platosu üzerindedir. Mihalıççık-Nallıhan kara yolu üzerinde bulunan mağara, Sorgun Köyü veya Dinek Kasabası’ndan 1.5-2 saatlik yürüyüş mesafesindedir. Büyük bir çöküntü dolininin tabanında yer alan düdenin derinliği, kireç taşlarının kalınlığına bağlı olarak -368 m’yi bulmaktadır. Düden; -130 m’de dirsek yaparak yaklaşık 240 m’lik dikey bir inişle bitmektedir.
Külçeini Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -35 m
Rakım: 550 m
Uzunluk: 167 m
Eskişehir’in yaklaşık 30 km kuzeybatısındaki Çalkara Köyü’nün 2 km kuzeybatısında bulunan Kocaçal Tepe (983 m) ile Küçükbursa Tepe’nin arasında akan Kurudere’nin sol yamacında yer alır. Girişi Sakarya Nehri’ne bakan mağaraya; Eskişehir-İnhisar yoluyla gidilir. Köyden bir saatlik yürüyüşle mağaraya ulaşılır. Genişliği yer yer 18 m’yi, tavan yüksekliği 5 m’yi bulan ana galerinin tabanı toprak; moloz ve iri çöküntü blokları ile kaplıdır. Mağaranın en derin yeri olan (-35 m) bu girinti şeklindeki galerilerde sarkıt, dikit, sütun ve duvar damla taşları gelişmiştir.
Mayıslar Mağarası

Türü: Dikey Mağara
Derinlik: -102,+5 m
Rakım: 520 m
Uzunluk: 356 m
Mayıslar Köyü’nün 4.5 km doğusunda, Gacani Tepe’nin (660 m) Sakarya Nehri’ne bakan kuzey yamacında yer alır. Vadi tabanından 440 m yukarıdadır. Ulaşım Sarıcakaya-Nallıhan yolu ile yapılır. Mayıslar’dan geçen bu yolun 4. km’sinden ayrılan stabilize yol ile Gacani Tepe’nin doğusuna kadar gelinir ve buradan dik bir yamaçta yarım saatlik yürüyüşle mağaraya varılır. Birbirine yakın iki girişi vardır, biri -5 m’lik kuyu şeklindedir. 2-12 m arasında değişen toplam 5 dik inişi vardır. Mağara dar fakat yüksek tavanlı ve eğimli galerilerden oluşmaktadır.
Şaban'ın Düdeni

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -46 m
Rakım: 1565 m
Uzunluk: 107 m
Küçük Sasa Köyü’nün 3 km güneyinde Şabanpınarı Çeşmesi’nin hemen yanındadır. Domya Deresi ile Porsuk Nehri akarsu havzalarını birbirinden ayıran sırt üzerindeki bir çukurluğun tabanında gelişen mağaraya Eskişehir Mihalıççık kara yolunda bulunan Bozan kasabasında ayrılan Çırçır-Ağaçhisar-Sasa-Yalımkaya (Domya) köylerini birbirine bağlayan yol ile gidilir. Girişi -6 m’lik kuyu şeklindedir. Daha sonra eğimli bir tabanla girişe göre -46 m’de sona erer. Bu bölümde yer yer küçük gölcükler oluşmuştur. Yarı aktif bir düdendir.
Tozman Düdeni

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -70 m
Rakım: 1085 m
Uzunluk: 770 m
Mihalgazi’nin yaklaşık 15 km kuzeybatısında bulunan Tozman Yaylası’nın Yenipazar’a bakan kuzey sınırında yer almaktadır. Sakarya Nehri tarafından derince yarılan yüksek platoluk bölgede bulunan mağaraya Eskişehir-Sarıcakaya-Mihalgazi-Çayköy-İnhisar veya Eskişehir-Söğüt-İnhisar-Çayköy-Mihalgazi yollarından gidilebilir. Çayköy’den ayrılan ve Tozman Köyü’nden geçen yol sonra Tozman Yaylası’nda bulunan mağaranın hemen kenarından geçerek Yenipazar İlçesi’ne ulaşır.
Ulubük Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -10 m
Rakım: 1240 m
Uzunluk: 90 m
Alpu’nun yaklaşık 30 km kuzeybatısında Alapınar Köyü’nün 2 km güneyindeki Ulubük Yaylası’nda yer almaktadır. Mağaranın bulunduğu alan Sakarya Nehri ve Porsuk Nehri akarsu havzalarının birbirinden ayıran yüksek bir sırt halindedir. Sakarya’ya bakan mağaraya Eskişehir-Alpu-Gökçekaya Barajı yolu ile gidilir. Baraja giden yolun 20. km’sinden sola ayrılan 10 km’lik stabilize yol önce Ulubük Yaylası’ndan daha sonra da Alapınar Köyü’nden geçer ve Sakarı Karacaören’e gider. Yol mağaranın önüne kadar gitmektedir. Mağaranın girişi -4 m’lik dar bir kuyu şeklindedir. Daha sonra insanlar tarafından genişletilen bu giriş; belirgin bir çatlak üzerinde gelişmiştir. Yüzeye oldukça yakındır (2-5 m). Birbirine bağlı üç salondan oluşur. Tabanında kalın fosilleşmiş toprak ve kum deposu olan bu salondan, içinde yoğun bir şekilde damlataşların (sarkıt, dikit, sütun, duvar ve örtü damlataşları, makarnalar ve havuzlar) geliştiği ikinci bölüme geçilmektedir. Tavan yüksekliği 1-3 m olan bu bölüm dar bir galeriyle büyük salona bağlanmaktadır. Oluşum açısından zengin bir mağaradır. Mağaranın son bölümüne doğru insan kemiklerine ve seramik parçalarına rastlanmıştır.
Yarasa İni Mağarası Türü
:
Yatay Mağara Derinlik: -11.5,+55 m Rakım: 1210 m Uzunluk: 168 m
Eskişehir-Sarıcakaya-Mihalgazi-Alpagut ve İnhisar-Söğüt kara yoluyla gidilir. Mihalgazi’den Alpagut ve İnhisar’a giden yol mağaranın hemen önünden geçer. Alpagut ile mağara arası 2 km’dir. Kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanır ve çok katlı gelişim özelliği gösterir. Sakarya Nehri’nin hemen kenarında; gelişimini tamamlamış fosil üç katlı, kuru bir mağaradır. Birbirine bağlı iki girişi vardır. Damla taş oluşumuna pek rastlanmaz.
Yelini Mağarası

Türü: Yatay Mağara
Derinlik: -26 m
Rakım: 1105 m
Uzunluk: 271 m
Sivrihisar Dağları’nın güneydoğusunda yer alır. Mağaraya Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak kara yollarından gidilebilir. Yelinüstü Mağarası’nın güneyinde yer alır. Mağara Yılanlı ismiyle de anılmaktadır. Damlataş ve tavandan düşen iri bloklarla birçok salon ve odaya bölünen mağara görünümleri son derece güzel damlataşlar ile kaplıdır.
Yelinüstü Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur. Mağara önünde yamaç ve tarlalarda çakmak taşı, yonga, balta, mızrak uçları bulunmuştur. Girişteki toprakta değişik alet, kemik, çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Salonda tuğladan yapılmış derinliği 2 m’yi geçen havuzlar ve sarnıçlar ve tavanda kırmızı renkli yazılar vardır. İnsanların kolay giremediği oda ve yan girintilerde yarasalar yaşar.
ESKİŞEHİR KÜME GRUPLARI
EBK (Eskişehir Bilecik Kütahya Seramik İş Kümesi Derneği)
Eskişehir Bilecik Kütahya Seramik İş Kümesi Derneği, dünyanın önde gelen, müşteri odaklı seramik iş kümesi olma hedefi ile küme tabanının geliştirilmesi, üyeleri arasında kültürel, mesleki, teknik, ticari, ekonomik, hukuki ve idari konularda işbirliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlayarak şartların güçlendirilmesi, küme oluşturma faaliyetlerinin kolaylaştırılması amacıyla kurulmuştur.
Ar-Ge faaliyetlerini, inovasyonu ve girişimciliği teşvik etmek, aktörler arası iş ağları kurmak, küme oluşturma faaliyetlerini kolaylaştırmak, imalat sanayi ve satışıyla iştigal eden gerçek ve tüzel kişileri bir çatı altında toplamak; ortak menfaatlerini korumak, ihtiyaç duydukları makine-teçhizat ham madde temini vb konularda yardımcı olmak gibi faydalara hizmet etmektedir.
Tüm üyelerin pazar bulmalarını kolaylaştırmakta, sonuç olarak da birlikte güçlenmelerini sağlamaktadır.
Ayrıntılı bilgi için:
http://www.ebkseramikkumesi.org/
ESAC (Eskişehir Aviation Cluster - Eskişehir Havacılık Kümelenmesi Derneği)
Eskişehir’de havacılık sektörünün geleceğini şekillendirmek ve bu alandaki çalışmalara yön vermek için, Eskişehir Sanayi Odası (ESO)’nın öncülüğünde başlayan çalışmalar neticesinde Mart 2011 tarihinde kurulmuştur.
Havacılık Kümesi, şehrin ekonomik göstergelerinde önemli bir paya sahip olan savunma ve havacılık alanında faaliyet gösteren firmalar arasındaki eşgüdüm ve işbirliğini artırmak açısından önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Kurumlar arası işbirliği anlamında örnek bir modeldir. Kümelenme oluşumlarını organize etmek, Ar-Ge faaliyetlerini, inovasyonu ve girişimciliği teşvik etmek, aktörler arası işbirliği ağları kurmak, küme oluşturma faaliyetlerini kolaylaştırmak, küme tabanının geliştirilmesi, üyeleri arasında kültürel, mesleki, teknik, ticari, ekonomik, hukuki ve idari konularda işbirliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlamak, imalat sanayi ve satışıyla iştigal eden gerçek ve tüzel kişileri bir çatı altında toplamak; ortak menfaatlerini korumak ihtiyaç duydukları makine-teçhizat hammadde temini gibi konularda yardımcı olmak, pazar bulmalarını kolaylaştırmak gibi birçok faydayı beraberinde getirmiştir.
Ayrıntılı bilgi için:
http://www.esac.org.tr
RSC (Raylı Sistemler Kümelenmesi Derneği)
Raylı Sistemler Sektörünün günümüzde cazip kıldığı yönelimler nedeniyle ülkemizde bu sektöre yapılacak yatırım, üretim ve pazarlama çalışmalarının bireysellikten çıkarılarak ortak bir paydada işbirliği yanında rekabete olanak tanıyan çözümler; bu konuda ortaya konan hedeflere yönelik yatırımlardan daha yüksek pay almayı olanaklı kılacaktır. Bu nedenle Ülke Sanayisinin gelişimi açısından 2011 yılının Haziran ayında kurulmuştur. Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi (ESO ve OSB), kümenin kurulmasında öncülük etmiş, Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. (TÜLOMSAŞ), diğer öncü sanayi şirketleri ve üniversiteleri ile birlikte güçlerini birleştirmişlerdir. Kümelenme ülke genelindeki demiryolu kabiliyetlerini kapsayacak şekilde çalışmalarına devam etmektedir.
Sektörde faaliyet gösteren şirketler arasında sinerjiyi sağlayarak Demiryoluna yönelik; araç imalatı, alt yapı ve üst yapı gibi konularda bir merkez haline gelinmesini sağlamak, şirketlerin güçlü teknolojik yapıları ile sahip oldukları imkan kabiliyetlerini bir araya getirerek sektörel bazda çekim merkezi oluşturmak; kalite, maliyet ve gerekliliklerin karşılanması gibi konulardaki üstünlükleri ile yurt dışı pazarlarda etkin olmak genel amaçları arasındadır.
Ayrıntılı bilgi için:
http://www.rsc.org
 
Kaynak:

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Eskişehir Meteoroloji Bölge Müdürlüğü
Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü
Eskişehir İl Sağlık Müdürlüğü
İl Milli Eğitim Müdürlüğü
ESBİKE - Eskişehir Dağ Bisikleti Takımı
 
 ESKİŞEHİR TARİHİ FOTOGRAFLAR






















ESKİŞEHİR GRAFİKLERİ


































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara