Sayfalar

27 Kasım 2012 Salı

21 Aralık 2012 Dünyanın Sonu Değil!


21 Aralık 2012 Dünyanın Sonu Değil!
26 Kasım 2011 Cumartesi,
Bugünkü gazetelerde 2012'de dünyanın yok olacağını yazan Maya tabletinden bahsediliyor. Aslında bu konuyla ilgili yıl sonunda yayınlamak üzere bir yazı dizisi hazırlıyorum. Ama bu gelişme üzerine dayanamadım erken bir yazı koyuverdim bloga.

Görünen o ki, 2012 sürecinde dünyanın sona ereceğiyle ilgili çok fazla korku ve endişe hakim olacak. Bu yüzden astrolojik olarak gökyüzündeki etkileri çok iyi analiz edip, insanlara doğru bir bakış açısıyla anlatmak gerekiyor. Açıkçası, bunu kendime misyon edinmiş durumdayım. Konuyla ilgili iki kitabım yayınlandı ve internette yayınlanan videolarla, düzenlediğim seminerlerle 2008 yılından bu yana bu konuda kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyorum.  
Seminerlerimde ve yazılarımda sürekli olarak bahsettiğim gibi 21/12/2012 tarihinde gökyüzünde oluşacak geometrik açılar, her ne kadar zorlu etkileri içerse de, fiziksel anlamda bir travma oluşturmaktan ziyade, zihinsel ve duygusal açıdan travmatik durumlar oluşturacak gibi gözüküyor. Gerek Yermerkezli bakış ve gerekse Güneş merkezli bakışla 21/12/2012'de bu denli travma yaratacak ve dünyanın tepetaklak olacağını işaret eden astrolojik konumlar bulunmuyor. 
Mayalar Dünyanın Sonu Demiyorlar!
Aslında Mayalar, 21 Aralık 2012 tarihi için "Zamanın Sonu" ifadesini kullanırlar ve zamanın sonu derken, “Dünya’nın Sonu”nu ve her şeyin sona ereceğini kastetmezler. Aksine onlar için takvimlerinin sona erdiği bu tarih, bir çağdan diğerine geçiş zamanıdır. Maya Takvimi’ni büyük bir dünya çağı döngüsü olarak görmek daha doğrudur. Mayalara göre beş dünya çağı vardır. Bu çağlardan dördü tufanlar ve depremlerle sona ermiştir. Şimdi bizim yaşamakta olduğumuz beşinci çağdayız.
Maya Takvimi’nin, insan ırkının yeni bir gelişim evresine ulaşması için yaşaması gereken bir dizi döngüyü içerdiği söylenir. Bazı araştırmacılara göre Mayalar bize 2012 yılının insanlığın yükselişinin başlangıcı olacağının, bu dönemde içinde yaşadığımız çağın sona ererek, yeni bir çağın başlayacağının mesajını vermişlerdi.
Mayalar 21 Aralık 2012’de “Xibalba be” dedikleri kış gündönümünün gün doğuşunun Samanyolu’nun bir bölümüyle kesişmesinin, dünyanın sonu değil, gerçek yaratılış anı olduğuna inanıyorlardı. Mayalar’ın 2012 kehaneti "Güneş Lekeleri Döngüsü" ve "Venüs Döngüsü" ile bağlantılı gözükmektedir. Bu teoriden 2009 yılında yayınlanmış olan "Dönüşüm Zamanı, 2012 Öncesi ve Sonrası" kitabımda genişçe bahsetmiştim. 6 Haziran 2012’de, Venüs’ün bu yüzyıldaki ikinci geçişini yaşayacağız. Bu döngüleri, daha önceki döngülerden ayıran en önemli özellik, 26.000 yıllık Presesyon döngüsünün sonuna gelmiş olmamız ve 21 Aralık 2012’de gerçekleşeceği söylenen Galaktik Hizalanma. 
Modern Maya şamanları, 2012 tarihini bir felaket zamanı olarak değil, daha ziyade yeni bir sistemin doğuşu olarak görmektedirler. Guatemela’lı şaman, araştırmacı, tarihçi ve antropolog Carlos Barrios, Mayaların 21 Aralık 2012 tarihini bir yeniden doğum tarihi olarak gördüklerini, Solar meridyenin galaktik ekvatoru keseceği ve dünyanın galaksinin merkezi ile aynı hizaya geleceği bu tarihin Beşinci Güneş Çağı’nın başlangıcı olduğunu bildiriyor. Guatemela’lı Maya Büyükleri’ne göre “Beşinci Güneş Çağı bilgelik, uyum, barış, sevgi, bilinçlilik ve doğal düzenin geri dönüşü Çağı olacaktır. Bu, korkulduğu gibi Dünya’nın sonu olmayacaktır.” (Kaynak: The Mystery of 2012, sayfa 282, Janosh)
Korku Pompalanmasına Dikkat!
İçinde bulunduğumuz bu süreçte yaşadığımız Güneş ve Ay tutulmaları, gezegen geçişleri ve dizilimleri, bazı güç odaklarının bilgi kirliliği yaratarak, muhtemelen artacak doğal afetleri kullanarak ve insanların korkularından faydalanarak, onlar üzerinde hakimiyet kurma eğiliminin iyice hortlayacağını gösteriyor. Bir söz vardır: “Kurt Puslu Havayı Sever”. Kaos zamanlarında ortaya çıkan bazı kişiler ve gruplar korku pompalayarak toplumu yanlış yönlendirebilirler. Buna çok dikkat etmek ve uyanık olmak gerekir. Böyle zamanlarda kolektif bilincin neye odaklandığı çok önem taşımaktadır. Beklenen durumlara bir korku ve yıkım nedeni olarak yaklaşmak, böyle bir sonucu kendimize çekmemize de sebep olacaktır. Hayatımızı, inançlarımız yönlendirmektedir. Korku dolu bir dünyada yaşamaya inandığımızda, bu seçimimizden zihnimiz ve bedenimiz de etkilenecek, sağlıksız bir yaşam süreceğiz demektir.
“Dünyanın Sonu” Teorisyenleri Her Zaman Varoldu
Dünya’nın sonunun yakın olduğunu söyleyenler, şimdilerde olduğu gibi, tarihte de her zaman var olmuştur. Bunun örneklerini bazı kadim bilgilerde, din adamlarının ve teologların söylemlerinde, kahinlerin uyarılarında, astrologların araştırmalarında, bilim adamlarının teorilerinde, yazarların kitaplarında görüyoruz. Bu öngörüler, milattan öncelerine kadar uzanıyor. Örneğin MÖ yaklaşık 2800 yıllarında bir Asur tabletine şu sözler yazılmıştı “Dünyamız son günlerde dejenere olmaktadır. Dünyanın sonunun hızla geldiğinin belirtileri vardır.”
Bazı örnekler sıralayacağım…
MS 90 yıllarında dördüncü papa St. Clement I, dünyanın sonunun yakın olduğu öngörüsünde bulunmuştu.
MS 365 yılında Poitiers'li Hilary adında bir piskopos, halka dünyanın o yıl içerisinde sona ereceği açıklamasını yapmıştı.
Roma'lı bir teolog olan Sextus Julius Africanus, dünyanın sonunun MS 800 yılında geleceğinden emindi.
Poehdle'li papaz Gerald'a göre ise, İsa'nın bin yıllık müddeti aslında Konstantin'in güce kavuşması ile başlayacaktı. Bu nedenle Şeytan 1147 yılında bağlarından kurtularak Kilise'nin karşısına dikilecekti.
1260 yılında, bir Dominik keşişi olan Brother Arnold dünyanın tehditkar sonunu öngörmüştü. İsa'ya iltica ederek, tüm dünyadaki kilise başkanlarının toplanacağını ve İsa'nın Papa'nın uzun süredir beklenen Deccal olduğunu açıklayacağını bildiriyordu. 
Papa Innocent III, 1284 yılının dünyanın sonu olduğunu söylemekteydi. Bu tarihi, Kitab-ı Mukaddes'e göre, İslam'ın doğuşuna 666 yıl ekleyerek bulmuştu.
Çekoslovakya başdiyakozu Kromeriz'li Militz, Deccal'in kendini 1367 yılında açıklayacağı ve dünyanın sonunu göstereceği konusunda ısrar etmekteydi.
Dominik keşiş, şair ve filizof Tomasso Campanella'ya göre 1603'te Dünya ve Güneş çarpışacaktı.
17. yüzyılda Vaftiz Benjamin Keach dünyanın sonunu 1689 olarak görüyordu ve Fransız kahin Pierre Jurieu'da aynı inancı paylaşıyordu.
Tanrı'nın Çocukları dini gurubunun kurucusu Moses David, 1973 yılında bir kuyruklu yıldızın dünyaya çarparak ABD'deki tüm hayatı sonlandıracağını söylüyordu. Bunu sonradan değiştirerek Vahiy'de bildirilen savaşın 1986'da olacağını ve İsa'nın 1993'te geleceğini ifade etmişti.
Sismolog ve meteorolog Albert Porta'ya göre 17 Aralık 1919'da altı gezegenin yaptığı özel bir açı kalıbı öyle bir manyetik etki oluşturacaktı ki, Güneş patlayacak ve Dünya'yı yutacaktı.
İspanyol bir astrolog olan Toledo'lu John, MS 1186 yılında gezegenlerin alacakları pozisyonlar yüzünden, dünyanın kıtlık, depremler, feci fırtınalar ve yanardağ patlamaları ile mahvolacağına inanmaktaydı. Astrolog Richard Harvey, İsa'nın İkinci Gelişinin 28 Nisan 1583 günü öğleyin olacağını öngörmüştü. Astrolog Jeane Dixon, dünyanın, gezegenlerin tek bir çizgide bulunacağının etkisi ile, 4 Şubat 1962 yılında harap olacağını öngörmüştü.
16. yüzyıl İngiliz kahinlerinden Ursula Southeil, Anne Shipton olarak biliniyordu ve dünyanın sonunun 1881 yılında geleceğini söylüyordu. Aslında çoğu Anne Shipton kehanetlerinin o öldükten sonra ona atfedildiği ve 1881 kehanetinin de yayımcısı Charles Hindley'in fikri olduğu düşünülmektedir.
Christopher Colombus Gelecekten Haberler Kitabı 'nı, 15. yüzyılın sonları ve 16. yüzyılın başlarında yazmıştı ve kitaba göre dünyanın sonu 1658'de gelecekti. Fundamentalist yazar Reginald Dunlop, Giza Büyük Piramit'inde kodlanan son tarihin 23 Eylül 1994 olduğunu ve dünyanın bu tarihten sonra devam etmeyeceğinin açık olduğunu ifade ediyordu.
NASA bilim adamlarından Edgar C. Whisenant'ın kitabı Geçişin Neden 1988'de Olabileceğinin 88 Nedeni dört milyondan fazla satılmıştı.
Örnekler uzayıp gidiyor...
Geleceğe yönelik hesaplamalar da var. Sir Isaac Newton’un hesaplamalarına göre Dünya 2060 yılında sonlanacak. Michelle de Nostradamus’un hesaplamalarına göre ise son tarih 3797 olacak.
Bu konuda araştırma yapmak üzere internette ilk kez tarama yaptığımda Maya Takvimi’nin sonlanıyor olmasını, Dünya’nın sonu olarak nitelendirenlerin çok olduğunu üzülerek görmüştüm. Hatta itiraf edeyim ki ilk başından ben de çok endişelenmiştim. Kanımca, Dünya’nın sonu anlamındaki, İslami kaynaklarımızda ve Kuran’da verilen “Kıyamet” gününün, ne zaman gerçekleşeceğini tam olarak hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bunun yalnızca Allah'ın bilgisinde kalacağı kanaatindeyim.
İlerlemekte olduğumuz süreci ve varacağımız noktayı “Uyanış” anlamında “Kıyamet” sözcüğü ile ilişkilendirenler de var. Bu yaklaşımı doğru bulabilirim. Ama bunun, Kur’an’da işaret edilen “Kıyamet Günü” ile aynı şey olduğunu düşünmüyorum. Bence, pek çok şeyin bugün olduğundan çok daha farklı algılanacağı ve idrak edileceği, önemli bir “Uyanış, değişim ve dönüşüm” sürecine doğru ilerliyoruz. Belli ki bu geçiş dönemi, çok sancılı olacak. Umarım sonunda varacağımız nokta, gerçekten de Mayaların bahsettiği gibi yeni bir çağın başlangıcı olur.
Öner DÖŞER
26 Kasım 2011, Cumartesi
ASTROLOJİ OKULU, Caddebostan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu Blogda Ara